“Dolardan bize ne, dolsa ne olur dolmasa ne olur? Biz kasaya dolana bakalım. Her şeyi getirip dolara bağlamanın anlamı yok. Çıkıyor, iniyor.” Zamanında böyle buyurmuştu Başbakan Binali Yıldırım. Peki, durum gerçekten dedikleri gibi mi? Doların yükselmesinin bizimle hiç alâkası yok mu? Bu bizim için bir anlam ifade etmiyor mu?
7 Haziran seçimlerinden beri süren çalkantı, darbe girişimi, uzadıkça uzayan ve kalıcılaşan OHAL ve kaos ortamında Türkiye yatırım yapılmak istenen bir ülke olmaktan çıkıyor. Geçtiğimiz aylarda büyük kredi kuruluşları art arda Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılmaz” düzeyine çektiler. Bunun sorumlusunun biz işçiler olmadığı aşikâr. Üstelik devletin dümenindekiler yaşananların sorumlusu kendileri değilmiş gibi atıp tutmaya devam ediyor, içeride ve dışarıda gerilimi sürekli arttırıyorlar. Onlar bir taraftan ateşi körükleyip bir taraftan işçi ve emekçileri aldatmaya yönelik açıklamalar yaparken dolar yükselmeye devam ediyor.
Doların yükselmesiyle birlikte markete girdiğinde alacaklarını kuruşu kuruşuna hesaplayan, kazandığı para pazardan eve elleri dolu dönmeye yetmeyen bizler oluyoruz. Dolarları kasalarında tutanlar zevklerinden ve lükslerinden ödün vermeden yaşamaya devam ediyorlar. Gözlerimizi boyamaya çalışıyorlar ama doların iniş çıkışı biz işçileri hayatımızın her alanında etkiliyor. Onların yalanlarına da, bizim üzerimizden sürdürdükleri kavgalara da ancak mücadele ederek karşı durabiliriz. Yoksa onlar tepiştikçe bizler altta eziliriz ve onlar hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi yalanlar söylemeye devam ederler.