DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından başlatılan “OHAL değil, Demokrasi İstiyoruz” kampanyası, 3 Kasımda Ankara’daki Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu.
Basın açıklamasını 4 örgüt adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko gerçekleştirdi. Beko, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’le beraber AKP’nin fiili darbeyle bir rejim değişikliğine giden yolu açtığına dikkat çekti. Geçen süre boyunca Anayasanın fiilen ilga edilerek yasama, yürütme ve yargının bir kişinin emrine verildiğini ifade etti. Biçimsel demokrasinin bile rafa kaldırıldığını ifade eden Beko, TBMM’nin de fiilen etkisizleştirildiğini, KHK’ların Meclis onayından geçirilmediğini ve yargı süreçleriyle denetlenmediğini söyledi. Yerel yönetimlerde tek adamın kararıyla seçilmiş belediye başkanlarının yerine atanan kayyumlarla ve görevden alınmalarla ülke nüfusunun %43’ünün seçilmemiş-atanmış belediye başkanları tarafından yönetildiğini anlattı.
Kani Beko, konuşmasının devamında şöyle dedi: “OHAL toplumsal muhalefeti susturmak için bulunmaz bir fırsat olarak görülmekte ve kullanılmaktadır. AKP, siyasal projesinin önünde engel gördüğü kesimleri OHAL hukuksuzluğu ve keyfiyetinden faydalanarak ihraç etmekte, susturmakta ve cezaevine göndermektedir. Basın yayın organları, dernekler kapatılmış, gazeteciler tutuklanmış, OHAL tek sesli bir Türkiye yaratmak için kullanılmıştır. Yine bu hedefe uygun olarak her türlü hak arama mücadelesi keyfi biçimde yasaklanmaktadır.”
Beko, OHAL’in ardından kadınlara yönelik şiddetin, iş cinayetlerinin arttığını, iş güvencesinin ortadan kaldırıldığını, grevlerin yasaklandığını ifade etti. Bugün DİSK üyesi 2000’e yakın işçinin, KESK üyesi 4099 kamu emekçisinin, 3315 hekimin ve TMMOB üyesi 3000’in üzerinde mühendis, mimar ve şehir plancısının ihraç edildiğini anlatan Beko, konuşmasına şöyle devam etti: “OHAL iş güvencesinin yanı sıra işçilerin en temel haklarına da bir tehdittir. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, grevleri engellemek için OHAL’i kullandıklarını açıkça söylemiştir. Bu sözlere uygun olarak 2017 yılı boyunca beş grevi engelleyerek yaklaşık 25 bin işçinin hakkı gasp edilmiştir.”
Çalışma yaşamının, tamamen anti-demokratik yollarla, Meclis işlevsiz kılınıp halkın iradesi çiğnenerek düzenlendiğini belirten Beko, KHK ile İşsizlik Sigortası Fonundan, işçilerin parasından sermayeye kaynak aktarıldığını, kamu kuruluşlarının Varlık Fonu’na devredilerek uluslararası sermaye kuruluşlarına ipotek karşılığı borçlanma yoluna gidildiğini dile getirdi.
OHAL rejimine karşı toplumun tüm kesimlerini 4 örgüt adına ortak mücadeleye çağıran Beko, demokrasi ve barış için ilk şart olarak OHAL’in kaldırılmasını ve KHK’ların iptal edilmesini talep etti.
Açıklama şu sözlerle sona erdi:
“OHAL rejimine son vererek demokrasiyi kazanacak olan biziz!
Laik, demokratik ve sosyal bir cumhuriyeti kendi kollarımızla, aklımızla, yüreğimizle inşa edecek olan biziz!
Bu bilinçle, ‘OHAL DEĞİL DEMOKRASİ İSTİYORUZ’ başlığıyla düzenleyeceğimiz kampanyamızı 81 ilde emek ve meslek örgütleri ve yerel demokrasi güçleriyle ortaklaştırarak yaygınlaştıracağız.
Öncelikli amacımız 20 Ocak 2018 tarihinde OHAL’in bir kere daha uzatılmamasıdır. Bu amaçla demokratik birçok etkinliği hep beraber, omuz omuza hayata geçireceğiz.
Emekçilerin yüzyıllardır süren mücadele ile kazandığı hakları ve özgürlüklerini OHAL’e, AKP’nin tek adam rejimine terk etmeyecek, demokrasi, barış, eşitlik, özgürlük ve laiklik için mücadeleyi büyüteceğiz!”