Ne demek mücadele eden işçilere saldırmak? İşçi eşlerine ve hatta 6 aylık bebeklere saldırmak da ne demek? Kardeşler, patronlar ne hak tanıyorlar ne hukuk! Ne kadar pervasızlaşabileceklerinin, ne kadar arsızlaşabileceklerinin son örneğini de Kale Kayış’ta gördük. Kale Kayış patronu, hem de iftar yemeği verdiği bir sırada, direnişçi işçilere ve ailelerine saldırdı. Ama korkakça yaptı bunu, “gelin odada görüşelim” dediği işçilerin üzerine kapıyı kilitlemeye yeltenerek, adamlarını işçi eşlerine saldırtarak yaptı. Petrol-İş Sendikası’na üye olmalarına tahammül edemeyip işçilerin anayasal haklarını çiğnediği, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayarak onları ölüme mahkûm ettiği yetmiyormuş gibi, üstüne bu saldırıyı gerçekleştirdi. Ama nafile, işçileri yolundan döndüremedi.
Nafile diyorum çünkü gittik, gördük. Bu saldırı Kale Kayış işçilerinin mücadele azmini daha da bilemiş durumda. Bir grup UİD-DER’li işçi olarak Kale Kayış direnişçilerini Silivri’de bulunan direniş alanında ziyaret ettik. Deneyimlerimizi paylaştık, öfkeyle ve kararlılıkla sloganlar attık. Müzik grubumuzun seslendirdiği mücadele ezgilerine hep beraber eşlik ettik. Bu saldırının sınıfımıza yapılan bir saldırı olduğunu düşündüğümüzü söylemeye gittik. Direniş alanında “dost da düşman da görsün! Kale Kayış işçisi yalnız değildir” diye haykırdık. Onlara sizlerin selamını götürdük ve sizlere de direnişçi Kale Kayış işçilerinden selam getirdik.
Direnişçi işçiler bu saldırı karşısında yılmak ve haklı mücadelelerinden geri adım atmak bir yana kararlılıklarının daha da arttığını, bu saldırıdan sonra bu mücadeleyi aynı zamanda bir onur mücadelesi olarak gördüklerini söylüyorlar. Bir direnişçi işçi, sohbetimiz sırasında saldırı öncesinde eşinin kendisine destek vermediğini ama artık bu mücadeleyi ailecek sahiplendiklerini özellikle vurguladı. “Tüm sermayemi yok etmek pahasına, sizi Silivri’de barındırmayacağım” diyen patrona karşı işçiler “Hodri meydan!” diye cevap veriyorlar. “Güvendiğin sermayeni biz var ettik. Biz çalıştık, biz ürettik. Kimin parasıyla kimi tehdit ediyorsun?” diyorlar.
Kardeşler, direnişçi işçiler bizlere patronların bu haklı mücadele karşısında nasıl işbirliği içerisinde olduğunu da anlattı. Civar fabrikaların sahipleri, Kale Kayış patronuna “işçilerin bir kısmının tazminatlarını biz verelim. Onları işten at. Yeter ki buraya sendika girmesin!” diyormuş. 500’e yakın fabrikanın bulunduğu Silivri’de sendikalı tek bir fabrikanın bile bulunmaması patronların bu kirli işbirliğinin sebebini açıklamaya fazlasıyla yetiyor. Korkuyorlar! Örgütlenmemizden, birlikte hareket etmemizden korkuyorlar. Çünkü çok iyi biliyorlar ki güçlü olan biziz. Şu dağınıklığımızdan, örgütsüzlüğümüzden kurtulabilirsek nelere dur deyip neler yapabileceğimizi çok iyi biliyorlar. Tam da bu nedenle kirli işbirlikleriyle, nafile saldırılarla bunu engellemeye çalışıyorlar.
Kardeşler, UİD-DER’in hep söylediği gibi “ekmek ve su insan için nasıl bir ihtiyaçsa dayanışma da sınıf mücadelesi için o kadar hayati bir ihtiyaçtır”. Patronlar nasıl birlikte hareket ediyorlarsa, işbirliği içindelerse bizler de işçi sınıfı olarak dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü güçlendirmeliyiz. Kale Kayış işçilerinin verdiği mücadele, hepimizin mücadelesidir ve onlar çıktıkları bu onurlu yolda asla ve asla yalnız değildir!