Sevgi Balcı, hemşirelik yapıyordu. KHK ile ihraç edildi. Eşinin de ihraç edilmesine dayanamayıp bunalıma girdi ve intihar etti.
Mehmet Fatih Tıraş, Çukurova Üniversitesinde araştırma görevlisiydi. Barış olsun diye imza atan akademisyenlerdendi. Hükümetin savaş çığırtkanlığına sessiz kalmadığı için ihraç edildi. Birçok iş görüşmesi yaptı. Fakat iş bulamadı. Bu duruma daha fazla dayanamayıp intihar etti.
Serhat Mamir, 28 yaşında fabrika işçisiydi. 45 günlük evliydi. Yaşadığı sorunlarla baş edemedi ve intihar etti.
Serhat Şalgar, 32 yaşında geri dönüşüm fabrikasında çalışıyordu. Evli ve iki çocuk babası Serhat aldığı ücretle geçinemiyordu. Kendini çalıştığı kamyonun arkasına asarak yaşamına son verdi.
Mehmet Yurttav, 32 yaşındaydı. Samsun’da İlkadım Belediyesinde temizlik işçisiydi. İşten atıldıktan sonra bunalıma girip intihar etti.
Mustafa Sadık Akdağ, Ordu Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde yardımcı doçentlik yapıyordu. “FETÖ” soruşturmasında sorgulandı. Baskılara dayanamadı. İntihar etti.
Aydın Ağar 29 yaşındaydı. İzzet Baysal Devlet Hastanesinde çalışıyordu. Hastanenin müdür yardımcısıyla tartışması sonucu işten atıldı. Psikolojik baskıya dayanamayıp intihar etti.
Bu yazdıklarım işten atılan ya da mobbing görüp intihar eden işçilerin sadece bir kaçı. Kapitalizm çürüyor. Çürüdükçe de bu kurbanlara yenisi ekleniyor. İSİG Meclisinin yaptığı açıklamaya göre son üç yılda mobbing sonucu ya da işten atılmalardan sonra 71 işçi yaşamına son vermiş. Kapitalizm ürettiği pisliklerle yaşamlarımızı karartıyor. İş kazalarında, savaşlarda öldürüyor. Zenginlik ürettiğimiz halde bizi açlığa mahkûm ediyor. Kısacık hayatlarımızda psikolojimizi bozup hayattan kopartıyor. Daha kaç canımızı onlara feda edeceğiz? Yetmiyor mu çektiklerimiz, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız?
Yeniden var edebiliriz güzellikleri dünyada. Ölümlerin olmadığı bir dünya için örgütlü mücadele etmekten başka şansımız yok.