İşçi sınıfının uluslararası mücadele günlerinden biri olan 1 Mayıs’ın hemen ardından İran’da bir maden faciası sonucu 35 işçi hayatını kaybetmişti. Baskıcı Molla rejimi ile yönetilen İran işçi sınıfı, hem ekonomik hem de demokratik anlamda son derece zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. İnsanlık dışı uygulamaların pervasızca hüküm sürdüğü İran’da, boyun eğmeyen mücadeleci işçiler üzerinde ise baskılar daha da yoğun bir şekilde devam ediyor.
Tüm bu baskıların gölgesinde İran işçi sınıfı bir kez daha 1 Mayıs’ı yasaklarla karşıladı. Bu yasağı protesto eden çok sayıda işçi tutuklandı. Kuşkusuz bu saldırıların sebebi, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi işçilerin bir araya gelerek gücünü görmesinin ve mücadelenin ilerlemesinin önüne geçmektir. İşçilerin bir gün bu haksızlığa karşı ayağa dikileceğini bilen rejim, iktidarını baskı yoluyla ayakta tutmaya çalışıyor.
Şüphesiz dünyanın hiçbir yerinde işçiler rahat bir hayat sürmüyor. Fakat yanı başımızdaki İran, baskıların ve kötü çalışma koşullarının en yoğun olduğu dünya ülkeleri arasında yerini alıyor. İran da tıpkı Türkiye gibi iş cinayetlerinin çok sık yaşandığı bir ülke. Son gerçekleşen maden patlamasının ardından, onlarca madenci yerin metrelerce altında can verdi. Kaza sonrası hazırlanan rapora göre, madende en ufak bir güvenlik önlemi alınmamış. Ayrıca raporda, kazadan önce güvenliksiz çalışma ortamından şikâyet etmenin, önlem alınmasını talep etmenin işten çıkartılmak için yeterli gerekçeler olduğu belirtiliyor. Düpedüz kölelik koşulları dayatılan işçilerin hayatı hiçe sayılıyor. Üstelik bu da yetmezmiş gibi kazadan ölen madenciler sorumlu tutuluyor. Bu hikâye Türkiyeli emekçiler için de oldukça tanıdık. Ya kader, ya fıtrat ya da işçiler suçlu! Gerçek suçlular hep korunuyor! Oysa İran’da patlama öncesi Yurt madeninde çalışan madenciler bütün tehditlere rağmen yetkilileri defalarca gaz sızıntısı konusunda uyarmış.
İş kazaları ve işçi ölümleri dışında İranlı işçilerin en büyük sorunlarından biri ücretlerinin ödenmemesi. Aylarca ücret alamayan işçiler ve aileleri açlığa mahkûm ediliyorlar. Fakat İran rejimi işçilerin artık görmezden gelinemeyecek kadar büyük sorunları karşısında vurdumduymazlık içinde. Bu iki sorun İranlı işçilerin eylem konularının başında geliyor. Üstelik ödenmeyen ücretler de yoksulluk sınırının 4’te biri.
Zindanların mücadeleci işçilerle dolduğu İran’da, işçiler tüm baskılara inat grevlerle, eylemlerle bu zulme karşılık veriyor. Ama İran’da bu eylemleri ortaklaştıracak bir örgütlülük ne yazık ki henüz yaratılmış değil. Bizler uluslararası sınıf dayanışmasını ve mücadelesini savunan işçiler olarak, İranlı sınıf kardeşlerimizin yanındayız. Dayanışmayı büyütelim, İranlı işçilerin çığlığına ses verelim.
زنده باد اتحاد بین المللی مبارزۀ طبقۀ کارگر / Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!