İşçileri birer robota dönüştüren patronlar hiçbir zaman hasta olmamızı da istemezler. Neden mi? Çünkü bir robot gibi, makine gibi düğmesine basınca çalışan ve hiç sesi çıkmayan, hasta olmayan, karşı çıkmayan bir alet olmamızı istiyorlar. Ama makine bile gün içerisinde bozuluyor. Oysa biz işçilerin etten kemikten olduğunu unutuyorlar. Bundan yaklaşık iki ay önce bir arkadaş işe girdi. Sizin de bildiğiniz gibi iki aylık bir deneme süresi var.
Bu arkadaş bir hata yaptı. Diyeceksiniz ki ne hatası? Hasta oldu, sabah işe gelmek için kalktığında aniden beli tutulmuş. Ama yine de o halde işe geldi. Biraz çalıştı ama daha fazla dayanamadı. İzin alıp doktora gitti. Bir hafta rapor vermişler. Aradan birkaç gün geçince müdür ustaya sordu, “bu daha bir aylık eleman değil mi? Rapor almış bu böyle olmaz” dedi. Bir hafta sonra kadın arkadaşı işten çıkardılar.
Biliyorum ki bu anlattıklarımı ve benzerlerini hangi sektörde çalışırsak çalışalım tüm işçiler olarak yaşıyoruz. Bu düzen patronlar için çalışıyor. Onların bizden istedikleri birer makine olmamız. Oysa biz insanız. Kaldı ki bizi hasta eden onların düzeni ve çalışma koşulları.
Peki, ne yapmalıyız? Aslında bu sorunun cevabının işçiler olarak birlikten, beraberlikten geçtiğini hepimiz biliyoruz. Ama işten atılma korkusu yüzünden bir türlü buna cesaret edemiyoruz. Oysaki patronların istediği de tam olarak bu. Bizim birlik değil dağınık olmamızı istiyorlar. Yukarıda anlattığım örneği yaşamamak için biz işçilerin örgütlenip hakları için mücadele etmesi zorunlu hale geliyor. İNSAN GİBİ YAŞMAK İÇİN MÜCADELE EDELİM.