Başlık böyle olunca hepinizin aklına ilk gelen İşçi Dayanışması bülteni ve UİD-DER’in sitesi olmuştur. Biz işçilerin yaşadığı sorunların, hükümetlerin bizim haklarımıza dönük saldırılarının, fabrikalarda yaşadıklarımızın, evimizde, mahallemizde, sosyal yaşantımızda başımıza gelen olayların, mücadelemizin bizim dilimizle anlatıldığı kanallar bunlar olduğu için elbette aklımıza ilk bu adreslerin gelmesi gayet normal. Ama anlatmak istediğim şey aslında bu değil. Hani “çocuktan al haberi” diye bir söz vardır, işte bugün gerçeklere ulaşmak istiyorsak bizim de işçiden, emekçiden almamız lazım haberi.
Geçtiğimiz gün fabrikada bir sohbet esnasında konu hepimizin en önemli sorunu haline gelen geçim sıkıntısına geldi. Bunun sebebi kriz mi, ekonomik savaş mı, manipülasyon mu? Herkes kendine göre ayrı bir şey söylüyor. Ama şu kısacık yaşamımda o kadar çok kriz gördüm ki bu seferkinin krizin dik alası olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Neyse, bir sohbet esnasında arkadaşlardan biri “suya bile zam yapmışlar suyun dolarla ne alakası var?” dedi. Ben de evimize su getiren sucu ile yaptığımız sohbeti anlattım. Eve gelen sucuya “kolay gelsin kardeş, kriz sizi etkiledi mi, işler nasıl?” diye sorduğumda, adam benzine, elektriğe gelen zamdan kira, vergi ve nakliye maliyetinin artmasına bin bir dert saydı. O kadar dertliydi ki şimdi benim aldığım suya da zam yapacak diye düşündüm. Ama sağ olsun “size zam yapmayacağım” dedi. Herhalde bu kadar samimi olmasaydık bize de zam yapardı. Sucunun bu anlattıklarını bizim arkadaşlara anlatınca hak verdiler tabii ki. Medya sanki ortada bir kriz yok, herkes fırsatçılık yapıp zam yapıyor gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. İşçi arkadaşlarımız da medyanın bu aldatma haberlerinin etkisinde kalıyor. Hatta su meselesiyle ilgili haber yapan bir gazete su membalarının yabancılara satıldığını ve ortak karar alıp zam yaptıklarını yazıyor. Tabi bu membaları yabancılara kimin sattığını ve neden denetlemediğini yazmıyor.
Eskiden haberleri bugünkü kadar takip etmezdim. Zaten bugünkü kadar da haber kaynağı yoktu. Krizin geleceğini Mehmet Bakkal’dan öğrenirdik. Malum kriz, enflasyon, devalüasyon, faiz gibi konularda deneyimliyiz biraz eski işçiler olarak. Bakkala her gittiğimde, Mehmet Abi “yağa zam gelecek, büyük al”, “salçaya zam gelecek, çok al” veya “sigaraya zam gelecek bize de vermediler” gibi uyarılarla bize krizi anlatırdı. Sonra da bir gece ansızın dolar, mark, altın yükselir ve kriz başlardı. Biz her alışverişte sohbet eder, memleketin niye bu hale geldiğini anlamaya çalışırdık. Aslında tüm bunları anlatmamın nedeni bu kadar yalan dolan ve yanlı haberin yapıldığı bu günlerde gerçekleri ancak tüm üretimi yapan işçilerden öğrenebilmemizdir. Marketteki kasiyer, reyoncu, pazardaki emekçi, fabrikada işsiz kalan, inşaatta parasını alamayan işçi aynı bizim sucu ve Mehmet bakkal gibi tam da anlayacağımız dilden, yalansız anlatırlar bize bu yaşadığımız krizi. Çözümü ise İşçi Dayanışması ve UİD-DER’in söylediği gibi işçi sınıfının birliğindedir. Ancak İşçi Dayanışması’na ve UİD-DER gibi işçi örgütlerine kulak verdiğimizde gerçekleri öğrenebiliriz. O zaman işçiler olarak birleşip bu sorunlardan kurtulmak için adımlarımızı atmaya başlayabiliriz.