“İşte ne kadar güzel bir gün, mesai yok.” Bu sözleri geçen akşam mesaiye kalmayıp paydos saatinde işten çıkınca eve erken gitmenin verdiği mutlulukla kendi kendime söyledim. Yorucu iş temposunda, her geçen gün uzayan iş saatlerinde mesai kalmadığımıza sevinir olduğumuzun birkaç cümle ile özeti. Bu sadece bizim işyerinde değil, hemen hemen her işkolunda, yorucu iş temposundan bunalıp “biran önce paydos olsun, bugün mesai olmasın da biran önce eve gideyim” diyen işçilerin dileği. Ama şunu da unutmayalım; ne yazık ki aldığımız ücretler yetmiyor. Ay sonuna kadar aldığımız ücreti yettirmek için de mesai gerekiyor. Çalışma saatlerimiz uzun ve yorucu, aldığımız ücretler az. Bu durumda biz işçiler mesai kalmadığımıza sevinmeli mi yoksa üzülmeli miyiz? İşçiler olarak bir cenderenin içine düşmüş durumdayız. Biz işçi sınıfı olarak patronlar sınıfının yarattığı bu cendereden bir tek şekilde kurtuluruz. O da örgütlü mücadeleyi yükselterek. Biz işçi sınıfı olarak şunun farkında olalım; ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ! ÖRGÜTSÜZSEK HİÇ BİRŞEY!