Ben yayın sektöründe çalışan bir işçiyim. Uzun yıllar çalıştığım firmadan kötü çalışma şartları ve sağlığımın bozulması nedeniyle ayrılmaya karar verdim. Aynı işyerinde 10 yıldan fazladır çalıştığım için tazminatımı alıp ayrılma hakkım vardı. Durumu işverene bildirdiğimde nankörlük ettiğimi, hiçbir hakkım olmadığını söyleyerek tazminatımı vermeden bana kapıyı gösterdi.
Ben de hakkımı mahkemede aramaya karar verdim. Süreç çok uzun ve zorlu oldu. Her duruşmaya iki ya da üç ayda sıra geldi, geldiğinde ise ya hâkim bulunmuyor ya da başka bir mazeret sunuluyordu. Bunun dışında çalıştığım işten izin almak, mahkemeye gitmek, ekstra masraflar gibi sıkıntıları da üstlenmek zorunda kaldım. Sonunda mahkeme beni haklı buldu ve tazminat almaya hak kazandım. 12 yıllık emeğimin 5 yılına değer biçildi ve geri kalan süre zaman aşımı olarak değerlendirildi. 2014 yılında başlayan hak arama mücadelem hâlâ sonuçlanmış değil. Mahkeme kanalıyla almaya hak kazandığım tazminatım elime geçmedi. Paramı alabilirsem bir de yaptığım masrafların dışında avukatlık ücreti ödeyeceğim.
Sermaye dostu AKP hükümeti, iş davalarında hak arama mücadelemizin önüne bir engel daha koyarak arabuluculuk uygulamasını zorunlu hale getirdi.
Uygulamaya göre; bireysel veya toplu iş sözleşmesine bağlı olarak çalışan işçilerin, alacakları, tazminatları, işe iade talepleri gibi konularda dava açmadan önce arabulucuya başvurması dava şartı olarak getirildi. Eğer işçiler arabulucuya gitmeden mahkemeye başvururlarsa davalar reddedilecek.
İşçi, işveren karşısında ekonomik ve sosyal konularda eşit değildir. Arabuluculuk uygulamasıyla, işçinin hukuk yoluyla hak arama özgürlüğü kısıtlanmıştır. Patronların istediği, her dediklerini yapan, her koşula boyun eğen işçilerdir. Patronların, arabulucu aracılığıyla işçiye haklarını tam olarak vermesi beklenemez. İşçilere “Dava açarsan yıllarca beklersin” denilerek daha azına razı olması amaçlanmaktadır. Ayrıca uygulamayla arabulucu ücretinin yarısı işçiye ödetilecek.
Biz işçiler bize dayatılan her koşula boyun eğmek zorunda değiliz. Kazanılmış haklarımıza yönelik saldırıları birlikte ve örgütlü mücadelemizle durdurabiliriz.