Çalıştığım fabrika yeni kurulmasına karşın defalarca iş kazası yaşandı, yaşanıyor. Bir gün sabah saatlerinde makinede çalışan bir arkadaşımızın çığlığıyla irkildik. Hepimiz çığlığın yükseldiği makineye doğru koştuk. Yerler kan revan içinde! Dört bir yandan sesler birbirine karıştı: “Parmağın parçasını buzlu poşete koyalım”, “hijyenik eldiven ile alalım…” Bir yandan olayın şaşkınlığını üzerimizden atmaya çalışırken diğer yandan arkadaşımızı hastaneye yetiştirmek için koşturduk.
Yaşanan iş kazasının detaylarını ise daha sonra öğrenebildik. Arkadaşımız makinede temizlik yaptığı esnada bakım şefi, makineyi çalıştırdığı için makinenin bıçağı arkadaşımızın parmağını koparmıştı. Kazaya sebep olan şef, makineye kendisinin basmadığını iddia ederek kaza sırasında ve kazadan sonra yaralanan işçi arkadaşımız ile ilgilenmek yerine makineye bakım yapmaya devam etti. Patron ve temsilcileri için önemli olan işçilerin canı değil, üretimin devam etmesidir. Bu gibi can sıkıcı şeyler yaşansa da üretim aksamamalıdır!
Kazayı geçiren arkadaşımızın sağlık durumunun iyi olması hepimizi rahatlattı. İş kazasına neden olan ihmallerden dolayı işyeri temsilcilerimize bu olaya tepki vermek gerektiği yönünde basınç bindirdik. Metal işçileri olarak fabrikalarda yaşadığımız tüm sorunlarımıza karşı sendikaları mücadele etme yönünde zorlamalıyız. Özellikle iş güvenliği önlemleri gibi hayati meseleler sendikaların mücadele konusu olmalıdır. Metal işçilerinin toplu sözleşme süreci bu bakımdan önem arz edecek. Hem toplu sözleşmede iş güvenliği ile ilgili standartları yükseltmemiz hem de bunların uygulanmasını sağlamamız gerekiyor. Metal işçileri olarak bu bilinçle bulunduğumuz tüm fabrikalarda kararlı bir mücadele yürütelim!