Merhaba dostlar. Biz metal fabrikasında çalışan işçileriz. Bir referandum döneminden geçtik. Her fabrikada olduğu gibi çalıştığımız fabrikada da bu süreçte referandumu çok sık tartıştık, konuştuk. Bu süreçte referandumdan istedikleri çıkmazsa ekonomik kriz ve istikrarsızlığın olacağını söyleyen egemenler, bizleri kriz ve kaos sopasıyla korkuttular. Ama aslında biz Türkiye’de giderek büyüyen işsizlik oranlarını, işçilerin kredi ve kredi kartı borçları altında ezildiğini, düşük ücretler nedeniyle ay sonunu getirebilmek için fazla mesailere razı olduklarını, işsizlikten korktukları için en ağır çalışma koşullarını bile kabul etmek zorunda kaldıklarını duyuyor, UİD-DER’in sitesinden okuyorduk. Ama bu sorunların yakıcılığını kendimizden ve en yakından, işyerimizdeki arkadaşlarımızdan gördük, görüyoruz.
Siparişler azaldığı zaman birçok işçi arkadaşımızı işten atılma korkusu sarıyor. Çayda, yemekte işlerin azalması nedeniyle duydukları endişeyi dile getiriyorlar. Endişelenmekte de haklılar çünkü egemenler her ne kadar tozpembe bir tablo çizerlerse çizsinler ülkede kriz nedeniyle yapılan yatırımların azalması, işyerlerinin kapanması ya da başka ülkelere taşınması, artan işsizlik oranları işçilerin endişelerini haklı çıkartıyor. İşyerinde birçok işçi arkadaşımıza icra gelmiş durumda. Maaşlarının bir kısmı daha ellerine geçmeden kesiliyor. Zaten düşük olan ücretlerin bir kısmı da bu şekilde gidince işçiler geçinemez hale geliyor ve yeniden kredi kartlarına sarılmak veya kredi çekmek zorunda kalıyorlar. Bazen işyerinden borç para istiyorlar. Siparişler azaldığı dönemlerde yöneticiler de bizlere her şeye muhalefet etmememizi zaten işlerin azaldığını, fazla göze batmamamız gerektiğini söyleyerek aba altından sopa gösteriyorlar. Hatta başka ülkede fabrika açılacağı, işlerin oraya kaydırılacağı da son zamanlarda çokça kullandıkları tehditlerden birisidir.
Bizim işyerimizde durumlar böyledir. Büyük bir sanayi havzasındayız ve diğer fabrikalarda da benzer sorunların yaşandığını tahmin ediyoruz. Özellikle 16 Nisana kadar etkisini hissettirmemeye çalıştıkları kriz bundan sonra kendisini alabildiğine derin bir şekilde hissettirecek. Eğer örgütlü olmazsak önümüzde toplu işten çıkarmaların, artan baskıların, kötüleşen çalışma koşullarının, kriz nedeniyle alım gücümüzün azalmasının görüleceği günler bekliyor bizi. Bu nedenle şimdiden yan yana gelip birbirimize sahip çıkmaktan başka seçeneğimiz yok. Örgütlü mücadeleyi yükseltelim.