Yaşadığımız dünya ve insanlık tarihi dümdüz bir çizgiden ibaret değil. Hayatımızın bir parçası olan mücadeleyi de böyle göremeyiz, çeşitli dönemlerde inişler ve çıkışlarla ilerliyor. Aslında bu inişleri de çıkışları da işçi sınıfının örgütlü olup olmaması belirliyor. Kapitalist sistem geçmiş dönemlerde olduğu gibi, tarihsel bir kriz içerisinde. Ortadoğu’da yaşanan savaş ve hegemonya krizi bunun bir parçası. Toplumsal eşitsizlik, adaletsizlik, zenginle yoksul arsındaki gelir uçurumu, bu sömürü düzeninde artmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanında yüz milyonlarca insan açlık çekiyor. Ekonomik kriz derinleştikçe, işçi sınıfına yönelik baskılar ve saldırılar da artıyor.
Yaşadığımız ülkede de biz işçiler bundan payımızı fazlasıyla alıyoruz. İşsizlik, artan vergiler, yükselen hayat pahalılığı, enflasyon, aldığımız ücretlerin açlık sınırı altında kalması hayatımızı altüst ediyor. Şu anda ekonomik olarak yaşadığımız ağır koşulların, zorlukların artacağı, krizin daha da derinleşeceği günler kapıda. Kutuplaşmanın arttığı, işçilerin birbirine düşmanlaştırıldığı, artan baskılarla korku ikliminin hâkim olduğu bir dönemden geçiyoruz. Sermaye sınıfının tekelleri, onların temsilciliğini yapan yönetenler kendi düzenlerinin ve sistemin devam etmesi için her türlü oyuna başvuruyorlar. Bugün belki işçileri oynadıkları oyuna inandırıyor, kendi sınıfsal çıkarları için onları kandırıyor olabilirler. Ama bunu ne kadar sürdürebilecekler? Yalanlar, oyunlar, baskılar, zorlamalar, hukuksuzluklar, tehditlerle nereye kadar gidecekler? Ağır baskılar, yalanlar işçi sınıfının sonsuza kadar mücadeleden uzak duracağı, baskılara tehditlere boyun eğeceği anlamına gelmiyor.
Örgütlülüğümüz, sınıf bilincimiz, dünya işçi sınıfının tarihinden çıkartılan dersler bugünümüze ve geleceğimize ışık tutmaktadır. Bizler de şartlar ve koşullar ne olursa olsun, mücadeleden geri durmayarak, örgütlü mücadelemizi büyüterek yolumuza devam edeceğiz. Egemenlerin hilelerine ve oyunlarına karşı, işçi sınıfının örgütlü mücadelesi kazanacak. Ozan Nâzım Hikmet’in söylediği gibi “çocuklar inanın, inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli güzel günler!”