2010 1 Mayısı benim için ne kadar anlamlı bilemezsiniz. Huzura ve mutluluğa ermek için oradaydım. İşçilerin sesine ses vermek için oradaydım. Maden ocaklarında ve diğer iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlere ses olmak için oradaydım. Hapishanedeki devrimci tutsaklara özgürlük demek için oradaydım.
Ben oradaydım da, benim tepemdeki keskin nişancılar da oradaydı, onlar bu sese ses vermek için değil bu sesi kısmak için oradaydı. Devlet yetkilileri 1 Mayıs’ın olaysız geçmesinin sebebini 10 bin polisin görev almasına bağlıyor, sizce bu inandırıcı mı? Değil tabii ki! Biz işçiler 1 Mayıs’a işçilerin birliğini beraberliğini sağlamak, birlik olmamız gerektiğini tüm işçi kardeşlerimize hatırlatmak, bugünümüzü ve yarınımızı kurtarmak için gidiyoruz, “olay çıkarmak” için değil. Bu 1 Mayıs’ta bir olay yaşanmamasının nedeni de devletin karanlık güçlerinin bir provokasyona girişmemesi, hakkını arayan işçilere saldırmamasıdır. Demek ki, işçilerin gözünü korkutmak ve onları mücadeleden alıkoymak için sürekli gözlerimize sokulan olayların asıl sebebi patronlar sınıfının emrindeki güçlermiş. Onlar yerinde durdukça olay molay çıkmıyormuş!
Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!