Gözleri kârlarından başka hiçbir şey görmeyen patronlar sınıfı ölüm kusmaya devam ediyor. Nükleer santrallerin, atom bombalarının insanlığa ödettiği bedeller 1945’te Hiroşima ve Nagazaki’yle, 1986’da Çernobil’le, 2011’de Fukuşima ile sınırlı kalmadı. Şimdi de Mersin’de yapımı devam eden ilk nükleer santralin ardından ikincisi ve üçüncüsü inşa edilmek isteniyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız gazetelere, televizyonlara açıklamalar yaparak Türkiye’nin nükleer santral kurma konusunda çok geç kaldığını, Fukuşima’dan dolayı gösterdiği uluslararası nezaketin bir yıla mal olduğunu, bunun telafisi için üçüncü santralin yer tespitini de müzakere başlıkları arasına aldıklarını söyledi. Sinop’a yapılacak ikinci santralle ilgili ülkelerin yarıştığını söyleyen Yıldız “Çin, Güney Kore, Japonya ve Kanada teklif hazırlıyor. Bu yılın sonunda bu yarışın sonucu belli olacaktır” diyor.
Bunların içinden ipi göğüsleyecek olanların ayrışmaya başladığını söyleyerek, görüşmelerin üçüncü santralin altyapısını kurmak için de değerlendirildiğini, ikinciyi alamayan firmalar için üçüncü bir şans olacağını söylüyor. “Sinop santrali ile üçüncü nükleer santral eşzamanlı ilerleyecek” diyerek yarışa tutuşan tekellerin iştahlarını iyice kabartıyor. Üçüncünün nereye kurulacağını açıktan açığa söylemiyor ama Mersin-Akkuyu kadar büyük olacağını gururlanarak açıklıyor. Mersin’de kurulacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) ilk güç ünitesi olduğunu, inşaatının 2019 yılında biteceğini, santral içerisinde 3 bin 500 kişinin çalışacağını, dışarıda ise 30-40 bin arasında kişiye de iş imkânı sağlayacağını anlatıyor. Hiç utanmadan “7 yıl daha sabredin” diyor. Sanki işsizliği çözmek gibi bir dertleri var da bizim bundan haberimiz yok.
Tarih bu kadar kolay unutulmamalı. Nükleer katliamlarda yüz binlerce insan canından oldu ve yüz binlercesi yaralandı, sakat kaldı. Ölenler, işçi ve emekçiler olduğundan bu ölümler patronlar sınıfının umurunda değil. En son Japonya’da yaşanan katliamın ardından dünyanın birçok köşesinde işçi-emekçi kitleler nükleer santrallerin kapatılması için protesto gösterileri yapmıştı. Türkiye’de de UİD-DER, Japon sınıf kardeşlerinin sesi olmuş binlerce işçi ve emekçiye nükleer santrallerin gerçek yüzünü göstererek 16 binin üzerinde imza toplamıştı.
Yaşadığımız tüm sorunların kaynağı olan kapitalist sistemi yıkıp tarihin çöp sepetine atmadan, insan gibi yaşayamayacağız. Nükleer santrallerden, atom bombalarından nasibini alanlar bizleriz. Nükleer santraller oldukça felaketler de olacaktır. Geçmişte bu felaketleri yaşadık. İnsanlığı ve doğayı yok eden patronların karşısına güçlü bir şekilde çıkalım. Yaşam hakkımızı elimizden almalarına izin vermeyelim, sesimizi birleştirelim:
Nükleer Santrallerin Kurulmasına Geçit Vermeyelim!
Tüm Nükleer Santraller Derhal Kapatılsın! Nükleer Anlaşmalar İptal Edilsin!