30 Mayısta UİD-DER Tuzla temsilciliği olarak pikniğe gittik. Düzenlediğimiz piknikte, Haziran ayında aramızdan ayrılan işçi sınıfının şairlerini de andık. Nazım’ın da dediği “yârin yanağından gayri paylaşmak için her şeyi, söylediğimiz türkülerde senin de sesin olsun” diyerek, çevremizdeki fabrikalardan, mahalleden, işçi ve öğrenci arkadaşlarımızı pikniğe taşıdık.
Sabahın erken saatinde bir araya gelerek piknik alanına doğru yol aldık. Yolculuğumuz boyunca hep birlikte şiir ve türkülerimizi söyledik. Alana vardığımızda eşyalarımızı indirmek için hepimiz bir işin ucundan tuttuk. Kimimiz kahvaltı hazırlamaya, kimimiz çevreyi düzenlemeye başladı. Kısa bir süre sonra hep birlikte kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra, maçından mendil kapmacasına birçok oyunu hep birlikte oynamanın keyfine vardık.
UİD-DER müzik ve şiir grubundaki arkadaşlarımız ozanlarımızın şiirlerini ve şiirlerinden bestelenmiş şarkılarını dillendirdiler. Aramızdan ayrılmalarına rağmen hâlâ yanı başımızda yaşayan Nazım Hikmet ve Ahmed Arif’i bu şekilde anmış olduk.
Bir araya gelmişken duygularımızı paylaşmadan olmaz dedik. Duygularımızı paylaştığımız sınıf kürsüsüne çıktık. Burada arkadaşlarımız, geçtiğimiz günlerde yaşanan iş kazalarından bahsettiler. Bir arkadaşımız Zonguldak’ta iş kazası sonucu yaşamını yitiren 30 işçi arkadaşımızdan bahsetti.
Başbakan bu kazalara “kader” demişti. Bu kazanın üzerinden birkaç gün geçmeden Tuzla’dan bir ölüm haberi daha aldık, bir işçi kardeşimiz tersanede iş cinayetine kurban gitti. Hemen yanı başımızda bulunan fabrikalarda iş kazaları olmaya devam ediyor. İş kazalarının birer kader olmadığı, patronların kâr hırsı ve bizim örgütsüzlüğümüzden kaynaklandığı dile getirildi.
Şairin de dediği gibi, “kabahatin çoğu senin demeye dilim varmıyor, ama kabahatin çoğu senin canım kardeşim!” Kabahatin çoğu bizim, bizlerin bir araya gelemememizden kaynaklanıyor tüm sıkıntılarımız. Daha kaç tane işçi kardeşimizin patronların kâr hırsı için ölmesini bekleyeceğiz? Bir araya gelmeli, bir an önce harekete geçmeliyiz.