Fransa’da, PSA Aulnay otomobil fabrikasında dört aydır devam eden grev, 17 Mayısta sona erdi. Grev, PSA yönetiminin Paris yakınlarındaki Aulnay fabrikasını 2014 yılında kapatma kararı alması üzerine başlamıştı. Grevi sona erdiren işçiler fabrikanın kapatılma planını engelleyemeseler de çeşitli taleplerini kabul ettirerek kısmi bir kazanım elde ettiler. Fransız sosyalist grup L’Etiencelle’in 21 Mayıs tarihli Aulnay bülteninin bu konuya ilişkin “Hiçbir Şey Bitmedi” başlıklı başyazısını yayınlıyoruz.
Yeni imzalanan ve greve son vermeyi öngören sözleşme, mücadelemizin sona erdiği anlamına gelmiyor. Tam aksine, bu ilk raunddu. 2014’e kadar pek çok yeni gelişme yaşanabilir.
Yönetimin kapatma planına dört aydır karşı koyarak bizler sadece baş kaldırmadık, tüm ülkeyi etkileyen kararlı bir greve de öncülük ettik. Dayanışmayla 800 bin avronun toplanması, bunun destek bulan bir grev olduğunu da gösterdi. Bu grev, gözleri üzerimizde olan on binlerce işçinin kalbini ısıtırken, patronları ve onların destekçisi olan hükümeti endişelendirdi.
17 Mayısta imzalanan sözleşme, grevin militanlarına karşı tüm yaptırımları ortadan kaldırdı: Hükümetin yasaya geçirmeyi reddettiği sosyal affı, bizler mücadelemizle pratikte kazandık! Sınırlı da olsa bu kazanım bile grevimizin başını dik tutmayı sağladı ve geleceğe yönelik kararlılığımızı korudu.
Kuşkusuz sözleşme özünde hiçbir şeyi çözmüyor: dört aydır asalaklarla yüz yüze kalan ve tüm eylemlere öncülük edenler, önümüzdeki aylarda seferberliği devam ettireceklerdir. Şu ana kadar greve katılmayan fakat şimdi yönetim tarafından ihanete uğradıklarını hissedenler de mücadeleye katılabilirler. PSA yeni öfke patlamalarına karşı şerbetli değildir!
Davayı ortaklaştırmak
Aulnay’de de, PSA’nın diğer fabrikalarında da, sözde rekabet edebilirlik sözleşmeleri (grup içinde “performans sözleşmesi” olarak adlandırılıyor), işçi çıkarmalar ve “gönüllü” ayrılmaya zorlamalar olduğu yerde durmaktadır. Bunlar yeni tepkiler doğuracaktır.
Üstelik sadece PSA’da da değil.
Ülkenin her yanında şirketler kapatılıyor, işten atmalar artıyor. Bizler tekil ve yalıtık tepkilere teslim olmamalıyız. Dört aylık grevimiz ve hareketimizin gördüğü destek bize epeyce deneyim kazandırdı. Greve aylar öncesinden nasıl hazırlanılması gerektiğini biliyorduk, tüm üretim birimlerinin en kararlı işçilerini birleştirmeyi başardık ve ardından grev komitesinde ve genel toplantılarda ayrıntılı bir şekilde tartışıp karara vararak greve çıktık ve yanı sıra işyerinin dışında da eylemler organize ettik.
Saint-Ouen, Flins, Cleon, Charles-de-Gaulle Havalimanı kargo bölümü, Geodis, Lear ve diğer yerleri ziyaretlerimiz sırasında oradaki işçiler tarafından son derece sıcak bir şekilde karşılandık. Pek çok bağ oluşturmak ve bunları şekillendirmek mümkün. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde ne olacağına odaklanmalıyız.
Kazandığımız deneyim bize, yaklaşan mücadeleler için ön hazırlık yapma tecrübesi ve meşruiyeti veriyor, üstelik sadece PSA’da değil. Nasıl fabrika içindeki farklı birimlerin mücadeleci azınlığını koordine etttiysek, bunu dışarıda da yapabiliriz. Bunun yolu da son aylarda kendi patronlarına karşı ellerinden geldiğince mücadele edenlerin çabalarını olduğu gibi bundan sonrakilerin çabalarını da koordine etmeye çalışmaktır.
Güç dengesini değiştirecek ve patronları geri adım atmak zorunda bırakacak olan bir genel grev mucizeyle gelmeyecek. Böylesi bir genel grev, Aulnay’da olduğu gibi (sadece orada değil, farklı biçimlerde Sanofi, Candia, Arcelor, DMI, Freescale, Ford ve diğerlerinde de) mücadelenin ön saflarında olan işçilerin adım atmalarını gerektirmektedir.
Sıklıkla çok yerel kalan ve ulusal düzeyde haberdar olunmayan bu mücadelelerin koordinasyonu için, er geç yakınlaşmalarına, genişlemelerine ve nihayetinde genelleşmelerine olanak sağlayacak vasıtalar devreye sokmak –kendi patronlarıyla savaşan diğer işçilerle birlikte– zorundayız. Kısacası, bu, şu anda kendilerini yalıtılmış ve köşeye sıkışmış hissedenlere bir perspektif sunma sorunudur.
Bu yüzden, aynı sorunlara sahip olanlarla, işten çıkarmalara karşı ister toplantılarla, legal eylemlerle, gösterilerle, iş bırakmalarla, ister az çok uzun grevlerle tepki gösterenlerle birlikte, mücadeleler ve seferberlikler için, adına ne derseniz deyin, bir komite kurmayı düşünmemiz gerekiyor. Zira sendika konfederasyonları tarafından terk edilen bu ülkenin işçilerinden beklentiler yüksektir.
Davayı ortaklaştırmalı ve bunu yapacak araçlarla donanmalıyız. Bu mümkün ve gereklidir. İşin bütün işçilere bölüştürülmesi ve işten atmaların yasaklanması ancak sınıfımızın bir kısmı bu mücadeleleri birbirine yakınlaştırma perspektifini vermek üzere koordine olursa mümkün olacaktır.