“Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019” başlıklı toplantı yapıldı. Çeşitli başlıklar vardı açıklamalarda. Yükselen gıda fiyatlarıyla ilgili başlıkta Maliye Bakanının sarf ettiği cümle “sağlıklı beslenme temel insan hakkıdır” oldu. Bu söz o anda aklıma bir soru getirdi. O zaman Asgari Ücret Komisyonu, milyonlarca işçinin en temel insan hakkını gasp etti. Asgari ücrete yapılan son zammın, açlık sınırının altında kaldığı çeşitli sendika ve araştırma kurumları tarafından açıklanmıştı. Asgari ücret komisyonu toplam 15 kişiden oluşuyor. Komisyondaki beş kişi devletin temsilcisi olarak orada bulunuyor. Ortada bir çelişki yok mu kardeşler sizce de? Devletin temsilcileri bir yerde hak diyor, diğer bir yerde de hakkın gaspını gerçekleştiriyor, işçileri açlık sınırı altında çalışmaya mahkûm ediyor.
Aslında gerçekleşen yerel seçim ve açıklanan sonuçlara yapılan yorumlarda, AKP’ye oy veren insanların bu seçimlerde ekonomik kriz, işsizlik gibi sorunları ile sandığa gittiği ya da gitmediği ve seçmenin iktidara bir mesaj verdiği ifade edilmişti. Cumhurbaşkanı ve partinin bakanlarının da bu mesajı aldığı iddia edilmişti. Bunu iddia edenlerin büyük bir yanılgı içerisinde oldukları kesin. YEP’te işçilerin payına BES ve kıdem tazminatı fonu soygunu çıktı. Yani iktidar işçilerin, emekçilerin sesini duymamış olacak ki işçilerin var olan haklarının gaspına devam ediyor. Bu yılsonuna kadar fonun hayata geçirileceği, BES’le kıdem tazminatlarının aynı fonda toplanacağı açıklandı. Toplantı sonunda iktisatçılara yapılan açıklamada artık işçilerin BES’te daha düzenli ve disiplinli bir şekilde olacağı, BES’te olmayan işçinin kıdem tazminatı hakkından da mahrum kalacağı ifade edildi. Bu da işçilere dönük bir saldırı anlamına geliyor. Sermaye sınıfının temsilcilerinin yüzleri gülüyor. Yeni paketin çok olumlu olduğunu söylemeleri, desteklediklerini açıklamaları, aslında bu paketin bizim için hiç de hayırlı olmayacağının bir işareti.
Önümüzde İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs var. İşçiler olarak yerel seçimlere gösterdiğimiz ilginin çok daha fazlasını 1 Mayıs’a göstermeliyiz. Sonuçta hep beraber nur topu gibi krizi kucağımıza bırakmaya çalışıyorlar. Demek ki bizi yönetenler, sadece sandıkla, seçimle işçilerin emekçilerin sesini duymuyorlar. Gelin kitlesel bir katılımla 1 Mayıs alanlarını dolduralım. Alanlarda yüz binlerce işçi bir arada taleplerimizi haykıralım. Örgütlenelim, güçlenelim, mücadele saflarımızı sıklaştıralım. 1 Mayıs alanlarından gerekli cevabı yüz binler olarak verelim.