Ben iki çocuklu bir ev kadınıyım. UİD-DER’in çeşitli etkinliklerine çocuklarımla birlikte katılıyorum. Kızım “anne sinemaya ne zaman gideceğiz?” diyor. Etkinliklerde sinevizyon görüntülerini izlediğinde sinema sanıyor. “Sizi sinemaya götüreceğim” deyince çok seviniyorlar. Bizler insanız, çevremizde olumsuz şeyler, sorunlar yaşanıyor. UİD-DER bu sorunlarla nasıl mücadele etmem gerektiğini öğrenmemi sağlıyor. Burada herkes birbiriyle dayanışma içinde, küçüğünden büyüğüne bu dayanışmayı çevrelerine yayıyorlar. İşçilerle bağlar kurup sorunlar karşısında sessiz kalmamayı, bir çözüm yolu aramayı, bunun için örgütlenmeyi öğretiyorlar.
UİD-DER’deki sohbetlerimiz benim için çok kıymetli. İki çocuğumun da burada büyümesini istiyorum. Bugün güvensiz ortamlardan çocuklarımızı korumaya çalışıyoruz. Fakat ben bir anne olarak çocuklarımı güven içinde, kaygılanmadan UİD-DER’e getiriyorum. İnsani ilişkileri öğretiyorlar, çocuklarımın da gelecekte duyarlı bireyler olmasını istiyorum. UİD-DER’li bir kadın arkadaş görüşelim dediğinde önceliğim onunla görüşmek oluyor. Bana her ay İşçi Dayanışması bültenini getiriyor. Yaptığımız sohbetlerde toplumsal sorunları konuştuğumuzda yalnız olmadığımı hissediyorum. Tecrübelerini paylaşması bana çok şey katıyor. Sizin de bildiğiniz gibi şimdiki arkadaşlıklar telefon, internet yani sanal ortam üzerinde yürüyor. Ben UİD-DER’li arkadaşla görüşünce hiç telefona bakma ihtiyacı hissetmiyorum. Böylece şarjım da bitmiyor. İnsan ilişkileri yüz yüze görüşülünce anlamlı oluyor. Samimi olduğunu, güven verdiğini anlıyorsun. UİD-DER’liler bunu çok güzel yapıyorlar, enerjilerini bana geçiriyorlar.