Asgari ücret açlık sınırının altında! Çünkü açlık sınırı 1481 lira. 5,5 milyona yakın işçi asgari ücretle çalışıyor, en az 8 milyon işçi asgari ücret artışından doğrudan etkileniyor. Asgari ücret sefalet ücreti olmaya devam ediyor!
Her ay 150 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. 2016’da 1970 işçi hayatını kaybetti. Patronlar işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak görüp es geçmeye devam ediyor!
İşsiz sayısı her ay artıyor. Milyonlara her ay yüzlerce işçi ekleniyor. Resmi işsiz sayısı yaklaşık 4 milyona yükselirken, gerçek işsiz sayısı 7 milyonu aştı! İşsizlik sorunu kangrene dönüşmüş durumda!
Kadın ve çocuklara yönelik baskı, taciz ve şiddet durmak bilmiyor. 2017 Mart ayında kayıtlara göre 35 kadın öldürüldü, 63 çocuk istismara uğradı.
Türkiye’de toplamda 1 milyon 367 bin kadın işçi yasal sürelerden fazla çalıştırılıyor! Kadın işçilere bir haftada tam 15 milyon 635 bin saat yasal sınırları aşan fazla mesai yaptırılıyor. Emekçi kadınlar ağır çalışma koşullarında çalışmaya devam ediyorlar!
Çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk bulunuyor ve çocuk işçilerin yaklaşık yüzde 80’i kayıt dışı çalıştırılıyor. 2016 yılında 56 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Çocuk işçilik yaygınlaşıyor, çocuklar patronlar için ucuz işgücü olmaya devam ediyor.
Meslek liseleri ve teknik lise mezunlarının işsizlik oranı 2016’da yüzde 13! Genç işsizlerin oranı yüzde 20’yi geçti! Yüzde 20’yi aşan genç işsizlik oranında en çok yüzdeye sahip olanlar meslek lisesi mezunları! Gençlik geleceksiz!
AKP’nin iktidarı sırasında taşeron işçi sayısı yaklaşık 400 binden 3 milyona yükseldi. Taşeron işçilik, kiralık işçilik yaygınlaştırılıyor!
Borç ve taksiti olanların oranı genel nüfusun içinde yüzde 67! İki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamayanların oranı yüzde 71! Yaşam koşullarımız gittikçe kötüleşiyor!
Gelir eşitsizliği artıyor. Nüfusun en düşük gelir grubunu oluşturan yüzde 20’lik diliminin milli gelirden aldığı pay yüzde 6. Buna karşın nüfusun en yüksek yüzde 20’lik grubunun milli gelirden aldığı pay yüzde 46! Zenginle fakir arasındaki uçurum gittikçe artıyor!
Bu tablo patronlar sınıfının düzeninde uzadıkça uzar. Taşeronlaştırma, işsizlik, iş cinayetleri, çocuk işçilik, kadın cinayetleri, gelir eşitsizliği… Oranlar, sayılar işçilerin yaşadıkları sorunların yakıcılığını ortaya koyuyor. Yaşadığımız yakıcı sorunları anlatmakla, yakınmakla çözemeyiz. Kimimiz bu sorunların farkındayız belki ama farkında olmak yetmez. Farkında olalım ya da olmayalım, sorunlarımızı çözmek için adım atmalıyız. Bu da örgütlü bir şekilde mücadele etmektir. Mücadele etmezsek, hakkımızı aramazsak hiçbir sorunumuzu düzeltemeyiz, her şey olduğu yerde kalır ve daha da kötüye gider.
1886’da Amerika’da işçiler “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme 8 saat canımız ne isterse!” diyerek yaşadıkları sorunları çözmek için örgütlenmişler ve mücadele etmişler. Ve bugün bize 1 Mayıs’ı miras bırakmışlar. 1 Mayıs patronlar sınıfının baskısına, sömürüsüne hayır dediğimiz bir gündür. Biz de bu mirasa sahip çıkmalıyız ve örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz!
Yaşasın 1 Mayıs!