17 Kasımda Siirt’in Şirvan ilçesinde Ciner Holding’e bağlı Park Elektrik A.Ş tarafından işletilen bakır madeninde meydana gelen göçükte 16 işçi yaklaşık 1,2-1,5 milyon ton toprağın altında kalarak yaşamını yitirdi. Bir işçiye hâlâ ulaşılamadı. 23 Kasımda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) oluşan heyet, facia bölgesine giderek yerinde incelemelerde bulundu. Heyetin yaptığı incelemeler sonucu ulaştığı bilgiler bir rapor halinde kamuoyu ile paylaşıldı. Sendika temsilcilerinin ve basın mensuplarının katıldığı basın açıklamasında raporu heyet adına TMMOB yönetim kurulu başkanı Emin Koramaz sundu.
Raporda yer alan bilgilere göre söz konusu madende 800’ün üzerinde işçi çalışmakta ve faaliyetler dört ayrı taşeron firma eliyle yürütülmektedir. Açık işletme yöntemi ile bakır cevheri üretilen ve vardiya usulü çalışılan işletme, 2004 yılında yapılan özelleştirme ile Park Elektrik A.Ş’ye devredilmiştir. Yapılan ön incelemede, işletmede 25 Temmuz 2016 tarihinde benzer bir kaymanın daha meydana geldiği ve bu olayda can kaybı yaşanmadığı, ancak iş makineleri ve kamyonların göçük altında kaldığı bilgisine ulaşılmıştır. Bu olaydan sonra hiçbir önlem alınmamıştır. Böylece Türkiye’de özelleştirme uygulamaları ve taşeronluk sistemi nedeniyle işçi sağlığı ve iş güvenliği hususuna gerekli önem verilmediği ve emekçilerin hayatlarını iş cinayetlerinde neden kaybettikleri bir kez daha açığa çıkmıştır. Nitekim daha önce yaşanan Soma, Ermenek, Zonguldak ve diğer toplu cinayetler de aynı gerçeğe işaret etmektedir.
Faciadan sonra işveren yetkilileri ve ilgili bakanlıklar tarafından kamuoyuna yapılan açıklamalarda olayın ‘öngörülemeyen’ doğal etkenlere bağlı olarak meydana geldiği yani doğal afet olduğu belirtilmişti. Raporda Soma katliamıyla ilgili dönemin başbakanı Erdoğan’ın “bu işin fıtratında var” sözlerini hatırlatıldı, bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığına dikkat çekildi. Açıklamada şu sözlere yer verildi: “Faciaya neden olan kaymanın, saha üzerinde bulunan eski heyelan içerisindeki birimlere doğru yapılan genişleme kazıları sonucu meydana geldiği; yapılan genişleme kazılarının zayıf birimlerde basamak açmak amacıyla yapıldığı, ancak bu kazıların bölgedeki dengeyi bozduğu tespit edilmiştir. Bozulan denge nedeniyle, çalışma basamaklarının üzerinde oluşan çatlakların kopması nedeniyle kaymanın yaşandığı gözlenmiştir. Bu olay, zayıf zeminde kontrolsüz ve hızlı yapılan genişleme çalışmaları nedeniyle meydana gelmiştir. Hızlı ve yeterli etüt yapılmayan çalışma biçimi, özel sektör için yüksek kâr anlamına gelmekte ve tüm faaliyetler bu eğilimle gerçekleştirilmektedir(...) Facia bölgesinde çıplak gözle dahi büyük sorunlar olduğu gözlemlenebilmektedir. Uzmanlık alanlarımıza yönelik yaptığımız gözlemler ve incelemeler sonucu, bu facianın büyük ve önemli ihmaller nedeniyle meydana geldiği kesindir. Emniyet tedbirleri gerektiği gibi alınmamış, basamakların açıları ve yükseklikleri doğru belirlenmemiş, üretim hızını artırmak için işçilerin hayatı tehlikeye atılmıştır. Diğer yandan, Soma ve Ermenek maden facialarındaki kurtarma faaliyetleri sırasında yaşanılan organizasyon ve koordinasyon sorunları bu faciada da gözlenmiştir. Kurtarma faaliyetlerinin sağlıklı yürütülememesinin en önemli nedeni, kadrosunda yeterli sayıda ve uzman mühendis bulunmayan AFAD’dır. Adı Afet ve Acil Durum Yönetimi olan bir kurum maden kazalarındaki kurtarma operasyonlarında yetkin ve yeterli olamamaktadır.”
Yapılan ön inceleme sonucu alınan bilgiler ışığında acilen cevaplanması gereken sorular ise şöyle;
- İlk çatlak oluşumları ne zaman gözlenmiştir?
- Gözlenen çatlak oluşumları için ne tür önlemler alınmıştır?
- Çatlak oluşumlarının gözlenmesi sonrasında deneyimli bir ekip tarafından şev stabilitesi (dengesi) çalışmaları yapılmış/yaptırılmış mıdır?
- Olay günü saat 16.00’da zemin hareketlerini ölçen cihazın uyarı verdiği doğru mudur?
- Doğru ise olayın olduğu saat 20.30’a kadar ne gibi önlemler alınmıştır?
- Olayın gerçek sorumluları araştırılacak mıdır, yoksa geçmiş olaylarda yaşandığı gibi mühendisler günah keçisi ilan edilerek bu olay da kapatılacak mıdır?