20 Haziran tarihinde başlayan Süperpak işçilerinin grevi devam ediyor. Grevci işçilere dayanışma ziyareti için grev çadırına gittim. Biz sohbete başladığımızda grevci işçilerden biri, biri kız, biri erkek iki çocuğuyla grev çadırına geldi. 4-5 yaşlarında olan çok sevimli ve oldukça hareketli iki kardeşin davul dikkatlerini çekti. Başladılar her biri bir yanından davul çalmaya. Babaları sohbete rahatça devam edebilmemize ve çocukların da davul çalmasına çözüm buldu. Çocukları ve davulu öteki çadıra götürdü.
Grev gözcülerinden Erhan 30 yaşında. Evli ve üç çocuğu var. Üç çocuğun bakımı nedeniyle eşi çalışmıyor. Kirada oturuyor, kirası bin lira. 6 aylık bebekken anne ve babadan ayrı büyümüş. Çocukluğundan beri kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmiş. 5 yıldır Süperpak’ta çalışıyor. Daha önce aynı fabrikada 2 yıl daha çalışmış. İlk kez grev deneyimi yaşıyor. Fabrika önünde grevin sürmesinin yetersiz olduğunu düşünüyor. Okey taşlarını ve tahtalarını göstererek, “grev yerinde okey oynanmaması gerekir. Başka şeyler yapmamız gerekir. Sendikalı işyerlerinden kalabalık olarak desteğe geliyorlar. Bu destekler önemli. Ama grevde olduğumuzu daha çok duyurmamız gerekiyor. Sendikalara, partilere gidelim. TV kanallarına whatsapp’tan haberlerimizi gönderiyoruz. Ama hiçbiri yayınlamıyor. Sesimizi duyurmamız için Gündoğdu Meydanına gidelim, açıklama yapalım. Orada sesimizi duyururuz” diyor.
Diğer grev gözcüsü İsmail 29 yaşında. Evli ve 18 aylık bir çocuğu var. 5 yıldır Süperpak’ta çalışıyor. Eşi trafo üreten bir fabrikada çalışıyor. İsmail, “fabrikanın önünde grevi sürdürelim. Ama kümese kapatılmış tavuklar gibi beklemememiz gerekiyor. Biz fabrikanın önünde grevdeyiz, ama İzmir’de bir yere işleri fasona bastırıyorlar. Sesimizi duyurmak için kendimizi mi yakalım? Sendikacıların da her zaman yanımızda olmaları gerekiyor. Patronun yeri Viyana’da, oraya gidip sesimizi duyursunlar” diyor.
İki grevci işçinin anlattıklarını dinliyorum. Arada sorular soruyor ve grev ve direnişlerin başarıya ulaşması için örnekler veriyorum. DHL işçilerinin kararlılıkla sürdürdükleri mücadelenin sonunda taleplerini patrona nasıl kabul ettirdiklerini anlatıyorum. İşçi Dayanışması’ndaki DHL işçileriyle yapılan söyleşiden örnekler veriyorum. Arka kapaktaki “Kimin Kılıcını Kuşanmalı?” başlıklı yazıdan bir köle olan Spartaküs’ün önderlik ettiği kölelerin köleliği ortadan kaldırdığı örneğini veriyorum. Erhan, “önce iyice köle olup, sonra isyan edeceğiz galiba” diyor. İsmail tavşankanı grev çayı demliyor. Tam kıvamında demlenmiş çaylarımızı yudumluyoruz, sohbet sırasında. Bizim sohbetimiz sürerken, vardiyayı devralacak grev gözcüleri geldiler. Gelen grev gözcüleriyle tanıştık. Greviniz sürdüğü müddetçe dayanışmaya devam edeceğiz. Başarılar dileyerek ayrıldım grev çadırından.