Merhaba işçi kardeşlerim. Yaz geçti ve ben deniz tatili yapamadım. Belki diyorsunuz ki “deniz tatili de neymiş çalışmak varken?” Biz işçiler gece-gündüz çalıştırılmaya öyle alıştırılmışız ki tatili ve dinlenmeyi kendimize hak göremiyoruz artık. Ben de uzun yıllar tatil nedir bilmeden çalışmış bir işçiyim. Ailem köyden şehre gelerek işçileşmiş, yarı köylü yarı işçi bir ailedir. Onlar da tatil nedir bilmeden sürekli çalışmış insanlar.
Ben ilk kez tatile gitmeye karar verdiğimde ailem bana tepki göstererek “ne işin var, tatil de neymiş” demişti. Tatile gittiğimde orada yaşadıklarım, gördüklerim bana kendimi o kadar iyi hissettirmişti ki sinirli ve gergin değildim. İşe yetişme telaşı olmadan, bağıran çağıran olmadan gürültüsüz, stressiz, huzurlu, keyifli günler geçirmiştim. Üstelik herhangi bir yerim de ağrımamıştı. O zaman anladım biz işçiler için tatilin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu.
Yaşadığımız sistem bizi o kadar çok yoruyor ki hayatın telaşı içerisinde koşuşturmaktan hasta oluyoruz. Büyük bir çoğunluğumuz antidepresan haplara bağımlı hale gelmişiz. Aslında çok güzel bir ülke ve dünyada yaşıyoruz ama bu güzellikler küçük bir azınlığın elinde toplanmış durumda. Oysaki tüm güzellikleri var eden biz işçileriz. Tatilin en güzelini, hayatın tüm güzelliklerini de bizler hak ediyoruz. İnsan gibi tatil yapabilmemiz için dahi bu düzenin değişmesi gerekiyor. Tatil ve tüm haklarımız için hep birlikte mücadelemizi büyütelim!