Sabah toplu taşıma araçlarını kullananlar sadece aynı aracı değil, aynı kaderi de paylaşan insanlardır. Gözlerindeki mahmurluğu geçmemiş, işe yetişme telaşıyla doğru dürüst ağzına bir lokma atmamış bu kalabalığın birbirini tanıma, anlama ihtiyacı yoktur. Onlar bu şehrin işçileri, ameleleri, memurları, hamalları, emekçileridirler.
Zaten onlarda birbirlerine hafifçe tebessüm etmekten çekinerek, görmezden gelerek, yok sayarak davranırlar. Unuttukları ya da unutmaya çalıştıkları gerçek ise, onların yüzüne bir tokat indirmeyi her zaman başarır. Hepsinin yaşamı belli koşullar altındadır ve daha da kötüsü buna inandırılmışlardır. Yedikleri yemekten tutun da izledikleri televizyon programlarına kadar her şeyleri aynıdır ama onlar birbirlerini görmezden gelip, yok sayarlar. Kendi aralarında birbirlerine üstünlük kurmayı severler. İnancını yok saydığı, ırkını aşağıladığı, ten rengiyle dalga geçtiği, cinsel tercihini hor gördüğüyle bir farkının olmadığını anlamaz. Çünkü egemenler emekçileri örgütsüz ve bilinçsiz bırakmıştır.
Kaldır kafanı bak gökyüzüne, güneş herkesi ısıtıyor, yağmur herkesi ıslatıyor. Fark et artık! Yanındaki emekçi ile aynı olduğunu gör, gör ki birleş!