Daha değil dur!
Ağır işliyordu zaman
Ve ağır vuruyordu ateşi çeliğe
Sen göğsünü siper ettiğin gecede dur.
Dinecek bu fırtına
Bu gecenin sabahında
Kırılan dalların sorulacak hesabı
Hazır dur
Alev sarmış dört bir yanı
Bıçak sırtı yaşamak
Yaşamak sancılı
Yaşamanın hatırına
Vur cellâdın sırtına
Döktüğümüz her damla kan için
Korkma vur.
Binlerce yıllık ağıtlar yükseliyor
Tek yürek olmuş insanlığın onuru
Unutmadık kavgaya gireni
Mahpusluk çekeni
Darağacı çiçeklerini
Unutmadık asla
Bizi kendinden bileni
Koşmalıyız
Ta ki çatlayana dek ayaklarımız
Kopmalı çığlıklar bedenlerimizden
Yeryüzü taşmalı öfkemizden
Ve kurtulmalı köleler zincirlerinden…