Hepimizin bizzat tanık olduğu üzere hayat pahalılığı her geçen gün artıyor. Ekonomik kriz derinleşirken, Türkiye’de de bunun yansımasına her gün daha yakından şahit oluyoruz. Bizim gibi işçi ve emekçilerin mutfağına et girmeyeli zaten epey zaman oluyor. Fakat durumun vahameti bizim mutfağın demirbaşı haline gelmiş soğan ve patatese gelen zamlarla ortaya çıktı. Kilosunu 1,5 liraya aldığımız soğan olmuş 6,5 lira! Patatesin tanesi 1 lira! Zaten cepteki üç kuruşla pazara gidince meyve sebzeleri 3’er 5’er kilo aldığımız yoktu ama artık tane hesabı ile soğan patates alır olduk. Komşular kendi aralarında espriyle konuşuyorlar; “Dolar oldu 4,7 lira, soğan oldu 6,5 lira. Acaba dolara mı yatırım yapsak soğana mı?” İşin esprisi bir yana gerçekten de ekonominin gidişatı hiç de iyi görünmüyor. Hükümetin Bakanı çıkıp soğan ve patates istikrarını sağlayacaklarını söylüyor. Soğan ve patates istikrarı!
Hepiniz Âşık Mahsuni Şerif’i bilirsiniz. Bu soğan zammı ile birlikte aklıma onun meşhur “Bilmem Ağlasam mı” türküsü geldi. Şöyle diyordu türküde:
Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi?
Türküdeki gibi işçilerin, emekçilerin sırtından doyanlar ceplerini daha da doldururken, emekçilerin sırtındaki kambur da gittikçe büyüyor. Bizleri kuru soğan alırken bile “bilmem alsam mı almasam mı?” diye düşündüren bu sömürücülere karşı birlik olup mücadeleye girişmezsek eğer, aç karnımızın gurultusuyla birlikte “bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?” diye düşünür dururuz…