Buradasınız
Sefaköy’de “Sağlıkta Şiddete Hayır” Etkinliği
Tanıtım videosunun ardından uzun yıllardır sağlık sektöründe çalışan UİD-DER’li bir kadın işçi sunum yaptı. Gecesi gündüzü olmayan, sosyal hayattan dahi mahrum kalan sağlık çalışanlarının maruz bırakıldığı şiddetin boyutlarına, nedenlerine ve en önemlisi çözümüne yönelik tespitler yapıldı. Bacasız sanayi haline dönüştürülen hastanelerde çalışan işçilerin Türkiye’de günde 23 kere şiddete maruz kaldığı ifade edildi. Bu da her saat bir işçinin saldırıya uğradığı anlamına geliyor. İstatistikî veriler, sağlıkta şiddetin önemli bir kısmının devlet hastanelerinde yaşandığını ortaya koydu. Bu, sağlık hizmeti almak amacıyla ancak devlet hastanelerine giden işçi ve emekçilerin yine kendileri gibi emekçi olan sağlık çalışanlarına öfkesini yönelttiği anlamına geliyor. Hükümetin sağlıkta gerçekleştirdiği kısmi iyileştirmelerin, olduğundan fazla büyütüldüğünün, son on yılda sağlık sigortası kapsamının daraltıldığının, özel hastanelerin katkı payının arttırıldığının, sağlık emekçilerinin haklarının büyük ölçüde gasp edildiğinin, sağlık sektörünün önemli bir kısmının taşeronlaştırıldığının altı çizildi. Bu yüzden gerçek sorumluların sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan emekçilerin değil, sağlıkta yıkım projelerini uygulayan AKP hükümeti olduğu vurgulandı. Sağlık çalışanlarının talepleri sıralandı: “Herkes için nitelikli, parasız sağlık hizmeti!”, “Tüm hastanelerde kreş hakkı!”, “Performans sisteminin kaldırılsın!”, “Güvencesiz, kuralsız, esnek çalışma yasaklansın!”, “Ücretler yükseltilsin, çalışma saatleri kısaltılsın!”
Etkinliğin ikinci bölümü işçilerden gelen soruların cevaplanmasına ayrıldı. Bir hastanenin çocuk acil servisinde çalışan bir kadın işçi, yasak olmasına rağmen, hastanede inşaat varken çalıştırılmaya zorlandıklarını ve bu yüzden hasta yakınları tarafından şiddete uğradıklarını anlattı. Başka bir kadın işçi şiddete karşı nasıl mücadele edileceğini sorarken, bir başka işçi ise taşeron ve kadrolu işçilerin arasındaki ayrımların nasıl ortadan kaldırılacağını sordu.
Sağlık işçilerinin örgütlenmesi, talepleri için mücadele etmesi gerektiği vurgulandı. Etkinliğe katılan sağlık işçileri, 20 Nisanda UİD-DER’in Sefaköy temsilciliğinde yapılacak olan 1 Mayıs şenliğine ve diğer sektörden işçilerle UİD-DER saflarında 1 Mayısa katılmaya davet edildiler.
Tahterevalli
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...