Buradasınız
Sendikalı Olmak Yetmiyor!
Bir tekstil işçisi
Derneğimizin bültenini ulaştırdığımız fabrikadan bir işçi arkadaşla sohbetimi sizlere aktarmak istiyorum. Merhabalaştıktan sonra konuşmaya başladık. Konuştukça sorunların ister sendikalı olsun ister sendikasız, ortak olduğunu bir kere daha gördüm.
Dağıtım yaptığımız fabrikanın çıkışından iki ayrı fabrikanın işçileri çıkıyor. Dağıttığımız bültenler aslında iki fabrikanın işçilerine ulaşmış oluyor. Fabrikalardan biri tekstil sektöründe, diğeri ise metal sektöründe faaliyette bulunuyor. Daha önce de dağıtım yaptığımızda bir gözlemim olmuştu. Metal sektöründe faaliyet gösteren fabrikada genellikle erkek işçiler çalışıyordu. Tekstil sektöründe faaliyet gösteren fabrikada ise kadın işçiler yoğunluktaydı. Konuştuğum işçi ağabeyin de metal sektöründe çalıştığını düşünerek muhabbete başladım. Fakat kendisine çalıştığı yeri sorduğumda aslında metal sektöründeki fabrikada değil de tekstil sektöründeki fabrikada çalıştığını öğrendim. Ben de sormaya başladım: “Ağabey sizin fabrikada genellikle kadın işçiler çalışmıyor mu?” O da bana şu şekilde cevap verdi: “Aslında bizim fabrikada erkek işçiler çalışıyor. Kadın işçiler bizim fabrikanın bir yan kuruluşunda çalışıyor gibi gözüküyor.” Sözlerine fabrikanın asıl işçisi olarak gözükenlerin çoğunluğunun erkekler olduğunu ve bunların da sendikalı olduklarını söyleyerek devam etti. Kadınlarınsa sendikasız çalıştığını ekledi.
Konu dönüp dolaşıp bu yıl Taksim’deki 1 Mayıs’a geldi. Ben de ona 1 Mayıs’a katılıp katılmadığını sordum. Katıldığını, 1 Mayıs’ın coşkusundan etkilendiğini belirtti. Sendikayla birlikte mi katıldın diye sordum. Cevap olarak ise iki yıldır sendikanın işçileri 1 Mayıs’a götürdüğünü söyledi. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra sendika işçileri götürmeye daha hevesli olmuş ve bu sene de işyerine otobüs getirerek fabrikadaki işçileri 1 Mayıs’a götürmüş. Dolayısıyla konuştuğum işçi, işyerinden arkadaşlarıyla birlikte katılmış mitinge.
Ben de ona derneğimizin faaliyetlerinden bahsettim. Şimdi bana eminim soracaksınız, “sendikalı olanların da olmayanların da ortak sorunu nedir” diye? Kestirmeden cevap vereyim: “Bir bütün olarak işçi sınıfının örgütlülük seviyesinin bu kadar düşük olması.” Şimdi de bana soracaksınız: “Nereden çıkarıyorsun bunu” diye. Müsaadenizle bir iki şeyi de aktarayım. Eminim ki, benimle aynı sonuca çıkacaksınız.
Bültenimizin Nisan sayısını aynı fabrikaların çıkışında dağıtırken, işçilerden biri bizlere şöyle bir tavsiyede bulunmuştu. “Burası sendikalı bir işyeri, sizler sendikasız olan işyerlerinin önünde dağıtın bunları!” Biz de ona “Bizler sendikalı olsun sendikasız olsun bütün işyerlerinde bültenimizi dağıtmak istiyoruz. Gücümüz yettiği kadar da bunu yapmaya çalışıyoruz. Senin bizden istediğin doğru bir şey, ama bizlerin de bu dağıtımlarda yardıma ihtiyacımız var. Bütün sendikasız yerlerde dağıtabilmemiz için senin de katılman gerekiyor. Boş vakitlerini söylersen birlikte gidip dağıtabiliriz.” Bize, çalışmaktan dolayı fazla boş vakti kalmadığını ve pazar günlerini de ailesiyle birlikte geçirmek istediğini söyledi. Konu böylece kapanmıştı.
Nisan ve Mayıs sayılarının dağıtımlarını birleştirdiğimizde şu sonuca çıkıyorum. Bizlerden sendikasız işyerlerinin önünde bunları dağıtmamızı isteyen işçi kardeşim, kendi fabrikasının dibindeki diğer fabrikada çalışan kadın işçilerin sendikasız olduğunu bilmiyor. Aslında bizler tam da o işçi kardeşimizin talebini yerine getiriyormuşuz. Sendikasız işçilere de bültenimizi ulaştırıyormuşuz.
Sendikalı olmak örgütlü olmanın bence sadece ve sadece başlangıçlarından biridir. Ama ‘bu başlangıç yeterli mi?’ diye sorarsanız. Cevabım hazırdır: “Hayır, yetmez!” İşte derneğimiz de onun için var zaten.
ONLAR
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...