Buradasınız
Soma Katliamının 3. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız
13 Mayıs 2014’te gerçekleşen ve 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan, Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamının üzerinden 3 yıl geçti. 301 madencinin hayatını kaybetmesinin üzerinden tam 3 yıl geçti. Mayısın 13’ünde, saat 15.10’da maden ocağında siren duyulmuş, kısa sürede yangın büyümüş, duman tünellere yayılmıştı. Madencilerin gaz maskelerinin 20 yıl öncesinden kaldığı ve çalışmadığı, cansız bedenler çıkarılmaya başlandığında anlaşılmıştı. Facia geliyorum demiş ama gerekli önlemler alınmamıştı.
Aileler 301’inci işçinin cansız bedeni çıkarılıncaya kadar gece-gündüz yakınlarının canlı olarak madenden çıkması ümidiyle beklemişti. Sedyeyle dışarı çıkarılan cansız madenci bedenlerinin yüzlerine bir ucu boşlukta sallanan oksijen maskeleri yerleştirilmişti. İlk andan itibaren amaç işçi ailelerinin tepkisini yatıştırmak olmuştu.
AKP hükümetinin bakanları ve başbakan Soma’ya gelmiş, tepkilere “kader, fıtrat” demiş, “bu işi 301-302 ölüyle kapatırız” gibi ifadeler kullanmışlardı. Egemenler tekmelerle, tokatlarla acılı ailelere had bildirmeye kalkışmışlardı. O günlerde ünlenen bir başka isim de Yusuf Yerkel’di. Bir madenci yakınını tekmelerken görüntülenmişti Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel!
Devlet büyükleri, katliamın boyutları ortaya çıktıkça sorumluluklarını gizleme derdine düştüler. Maden ocaklarını rödovansla özel şirketlere açanın AKP olduğu biliniyor ve bu durum faciadan hükümetin en büyük sorumlu olduğunu gösteriyor. Facianın kısa bir süre öncesine kadar hükümet, madenlerden çıkarılan kömürün kaç kat arttığını övünerek anlatıyordu. O güne kadar madenlerde ölümlü iş cinayetleri gerçekleşmiş, ancak bu ölümler görmezden gelinmişti. Soma faciası diğer iş cinayetlerinden çok daha büyük bir işçi katliamı olarak gerçekleşti. Birkaç açıklamayla üstünün kapatılamayacağı açıktı.
Katliamın ardından maden işçilerine yönelik, ücret ve çalışma saatlerini içeren birkaç düzenleme yapıldı. Ücretlerin yükseltilecek olması, bu defa maden patronlarının tepkisini çekti. Misilleme olarak binlerce maden işçisi işten çıkarıldı. Maden işçilerinin ölümü karşısında etkisiz kalan sarı sendika Türkiye Maden-İş’e tepkilerini göstermişti işçiler. Sendika yönetimi yeni yüzlerle değiştirildi. Ama sendikanın tavrında bir değişiklik olmadığı görüldü. Sendika işçileri bir şekilde “idare” etmeye, işçilerin öfkesini yatıştırmaya çalıştı.
Facia sonrasında açılan davada, Soma holding yönetimi ve teknikerler yargılandı. Sanık avukatları, istenen tazminat karşısında “tazminat felaketi özletir” gibi skandal açıklamalar yaptılar. Dava sürecinde hazırlanan 2 bilirkişi raporundan birinde Soma Kömürleri A.Ş.’nin yüzde 70, TKİ’nin yüzde 15, MİGEM’in yüzde 10, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yüzde 5 oranında kusurlu olduğu belirtildi. Diğer raporda ise, şirketin yüzde 50, TKİ’nin yüzde 30, MİGEM’in yüzde 10, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yüzde 5 oranında kusurlu olduğu ifade edildi. Ancak maden şirketinin yönetici ve teknikerleri dışında yargılanan olmadı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Soma Kömürleri A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı Can Gürkan, maden faciasının sorumluluğunu Gülencilere yıkmaya, sabotaj kuşkusu yaratmaya çalıştı.
Dava kapsamında 6’sı tutuklu olmak üzere toplam 51 kişi yargılanıyor. Bunların arasında, sorumlulukları bilirkişi raporlarında açıkça belirtildiği halde, hiçbir hükümet yetkilisi yok.
Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, tüm delillerin toplandığını ifade ederek, 3 yıldır devam eden davada mahkeme heyetinin artık karar vermesi gerektiğini dile getiriyor. 17. duruşması Nisan ayında görülen dava, 11 Temmuza ertelendi.
Soma Katliamı’nın ardından iş cinayetleri arttı
Soma faciasıyla birlikte iş cinayetlerinde ciddi bir artış meydana geldi. Soma’dan sonra Ermenek, Mecidiyeköy ve Isparta’da da toplu iş cinayetleri gerçekleşti. AKP tarafından benzer açıklamalar o zaman da yapıldı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda bir takım önlemlerin alınacağı ifade edilmiş olsa da, patronların talebi üzerine bu adımlar ertelendi.
Büyük bir facianın ardından ders çıkarılması ve önlem alınması için harekete geçilmesi, iş cinayetlerinin en azından artmasının önüne geçilmesi beklenirdi. Ancak o günden bu güne iş cinayetlerinde büyük bir artış meydana geldi. 2016 yılı içerisinde iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin sayısı, Soma faciasının gerçekleştiği 2014’te yaşamını yitiren işçilerin toplam sayısını geçti. 2016’da 1970 işçi iş cinayetlerinde kurban edildi. Bu gerçeğe rağmen AKP hükümeti, Türkiye’nin büyümekte olduğuyla böbürleniyor. Soma’da, Ermenek’te meydana gelen işçi katliamları ve sonrasında gerçekleşen bütün iş cinayetleri şu gerçeği gösteriyor: “Büyüyen Türkiye”de sermaye, işçilerin kanı ve alın teri üzerinde yükseliyor!
Umut Bizde
Tehlike Devam Ediyor
- Soma’yı Unutmadık! Tekmecilerden Hesap Sormak İçin Tek Adam Rejimine HAYIR!
- Soma: Acımız ve Öfkemiz Dinmedi, Unutmayacağız!
- Soma Katliamı Davası Sonuçlandı, Adalet Arayışı Sürüyor
- Soma Davasında Yine Adalet Yok!
- Soma Katliamının Hesabını Soracağız!
- Soma Katliamının Altıncı Yılı: Acımız da Öfkemiz de Dinmiş Değil!
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...