Buradasınız
Taraf Olmayan Bertaraf Olur
Gebze’den bir metal işçisi
Merhaba kardeşler. Geçenlerde işçi arkadaşlarımdan biri ile gerçekleşen sohbetimiz esnasında arkadaşımın bana anlattıklarını sizlerle paylaşmak istedim.
Arkadaşımın üyesi olduğu sendikanın şube seçimleri yapıldı. Fabrikadaki sendika temsilcileri, mevcut yönetimin seçimlerden galip çıkması üzerine sendikanın şube yönetimine “hayırlı olsun”a gitmek gerektiğini düşünmüşler. Bunun için işçi servislerinden birini ayarlayarak bazı işçileri sendika binasına götürmüşler. Bizim arkadaş da hayatında hiç sendika binası görmemiş, ilk kez böyle bir yere gidecek; hevesle o da gidiyor. Gidiyorlar, oturup şube başkanının gelmesini bekliyorlar. Orada tabii çaylar filan geliyor. Arkadaş anlatıyor, “devasa güzellikte bir yer, şaşkın şaşkın bakakaldım” diyor.
O arada şube başkanı geliyor oturuyor, başlıyorlar sohbete. “Fabrikayla ilgili sıkıntınız var mı?” diye soruyor işçilere. Bizim işçiler başlıyor şu sıkıntı var, bu sıkıntı var demeye. Şube başkanı şöyle diyor: “Ya aslında biliyorsunuz sizin fabrikada iki tane patron var. Biz, işçilerin taleplerini aktardığımızda büyük olan patron ‘yaparım’ diyor, küçüğü ortalığı karıştırıyor. Büyük olan gerçekten çok iyi bir adam. Küçüğü fena!” diye işçilere telkinlerde bulunuyor. Arkadaşım bu sözler üzerine şaşırıp kaldığını söylüyor. Birkaç gün sonra arkadaşım öğreniyor ki, patronlar birbiriyle kavgalı, aralarında bir husumet var, sendika da işçileri iki patron arasında taraf olmaya itiyor “bu iyi, şu kötü” diye.
Ben de arkadaşıma şunları söyledim. Evet, biz işçiler örgütsüz olursak, sendikalarımızın tabanında örgütlenmezsek, bu sendika ağaları bizleri her zaman patronların yanında saf tutmaya zorlayacaklardır. Asıl yapmaları gereken bizim haklarımızı nasıl bir adım daha ileriye taşıyacaklarını düşünmekken, onlar bizi patronlar arasında taraf olmaya itiyorlar. Evet, bizler taraf olmalıyız ama sınıfımız tarafında, yani işçi sınıfının saflarında taraf olmalıyız. Patronlar sınıfı tarafında değil.
Tahterevalli
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...