Buradasınız
Tek Adam Rejimi Sandıkta Nasıl Üstün Geldi?
Tuzla’dan metal işçisi bir kadın
Metal sektöründe oldukça zor koşullarda çalışan bir grup kadın işçiyiz. Bu seçim dönemi bizim işyerinde de birçok sohbetin önünü açtı. Yirmili yaşlarında bir kadın arkadaşımla sohbetimiz bana işçi arkadaşlarımıza daha fazla zaman ayırıp, özenle gerçekleri anlatmamız ve sabırlı olmamız gerektiğini bir kez daha gösterdi. Çünkü doğruları söyleyen, işçilerin, emekçilerin, kadınların derdine tercüman olan yayınlar işçilere ulaşamadıkça iktidarda olanlar yalanla, dolanla işçi arkadaşlarımızın kafasını karıştırabiliyorlar. İnanılmayacak şeylere ikna edebiliyorlar. Örneğin, Lozan anlaşması iktidardaki AKP’nin elini kolunu bağladığı için işçi ve emekçiler için bir şey yapamıyormuş! Ülke bu anlaşma yüzünden zenginleşemiyormuş! Bu anlaşma 2023’te bitince her şey çok güzel olacakmış! Bu gencecik işçi arkadaşımı böyle kandırmışlar.
21 yaşındaki işçi arkadaşım neden bu seçimlerde iktidara oy vereceğini şöyle açıkladı: “2023’te biz her şeyimizi kendimiz üreteceğiz. Dışarıdan hiçbir şey almayacağız. Her şey Türk malı olacak. Biz şimdi 2023’ü bekliyoruz. Daha güzel olacak, her şey değişecek. Hatta doğalgazımızı, benzinimizi, mazotumuzu bile kendimiz üreteceğiz. Çünkü petrolümüz olacak” dedi. Ben de “hadi öyle olsun, peki o benzini parayla yine kim alacak?” dedim. “Biz alacağız.” “Peki, sonra ne olacak?” “Zam gelecek ama vergilerden muaf olacağız” dedi. “Bunu kim söyledi?” diye sordum arkadaşıma. “Ben öyle tahmin ediyorum, duyduklarımdan yola çıkıyorum” dedi.
“Madem biz kendimiz üreteceksek neden şeker fabrikalarını kapattık ve şeker pancarının üretimine taş koyduk. Nişasta bazlı şeker ithal edeceğiz. Bu, söylediklerinle çelişiyor. Bak, nohut-fasulye gibi gıdaları başka ülkelerden alıyoruz. Bu ülkede ise üreticiler artık üretemez hale getirildi” dediğimde çok şaşırdı arkadaşım.
Emeklilik maaşını hatırlattım: “Baban 1100 lira alıyor, 2023’te 1500 olacakmış en az” dedi. “5 yıl sonra bu paranın değeri kalacak mı?” diye sordum, “hayır” dedi. Bu şekilde sohbetimizi biraz daha sürdürdük. “Bahsettiğin Lozan anlaşmasında işçilere zam yapmayın, gece gündüz çalıştırın, vergileri kaldırmayın hatta mümkünse daha fazlasını alın, taşeron çalışma yasallaşsın, iş kazaları kader sayılsın, emeklileri süründürün, işçiler emekli olamadan ölsün mü deniliyor?” diye sordum. İşçilerin yandaş medyada yer almayan sorunları üzerine sorular sordukça arkadaşım şaşırmaya ve bana hak vermeye başladı.
Fabrikada bizden önceki vardiyaya çiçek dağıtılmış. Ben de şaşırarak arkadaşlarıma sebebini sordum. Bir arkadaşım “AKP’nin kadın kollarından geldiler” dedi. Toplantının detaylarını sorduğumda “yine aynı şeyleri söylediler. Her şey çok güzel olacak, çok iyi olacak. Bu seçimde kazanamazlarsa her şeyin kötü olacağını söylediler” dedi. “Mesela neler dediler?” diye sorduğumda “açıkçası ben de tam anlamadım, kısacası tehdit ettiler” dedi. Bunu söyleyen de AKP’ye oy vermiş bir kadın arkadaşımdı. Ben de “keşke kreşi konuşsalardı. Burada kadınlar çocuklarını göremiyor. Kimisi hafta sonu çocuğunu alıyor” dedim. O da çaresizce onayladı.
İktidar gerek medya kanalıyla gerekse mahallelerden, işyerlerimize kadar uzanabildiği her alanda biz işçilere, emekçilere ulaşarak kendi iktidarının devamı için bizlerden oy istedi. Bunu bazen kadın arkadaşımın ve birçok işçinin yaşadığı gibi biz işçilerin bilincini yalanlarla çarpıtarak yaptı. Bazen de benim çalıştığım işyerinde yaptıkları gibi işçileri tehdit ederek yaptılar. Bugün tek adam rejiminin nasıl olup da sandıkta üstün geldiğini anlamak isteyenler buralara bakmalılar. Bize düşen görev ise mahallede, işyerinde yani bulunduğumuz her yerde işçi arkadaşlarımıza gerçekleri inatla anlatarak işçilerin bu yalan bombardımanından sıyrılmasını sağlamaktır. Ancak bu şekilde tek adam rejimine güçlü bir şekilde karşı durabiliriz.
Kaç Vakte Kadar?
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...