Buradasınız
Tek Başına Değil Milyonlarız!
Kocaeli’den bir kadın işçi
Dünyadaki tüm üretimi işçi sınıfı yapıyor, zenginliği o yaratıyor. Ancak bu üretim patronlara zenginlik sağlarken, işçilere kalan yalnızca kölece çalışma ve sefalet oluyor. İşçiler örgütsüz ve sınıf bilincinden yoksun oldukları için sorunları biriktikçe birikiyor. Aynı koşullarda çalışan, aynı sorunlarla boğuşan, aynı sorunlara çözüm arayan milyonlarca işçi “ben tek başına ne yapabilirim?” diye düşünüyor. Şair Ataol Behramoğlu bu durumu şiirinde şöyle dile getiriyor:
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbir şey yapmamaya
Karar verdi
İşçiler şöyle bir etraflarına dönüp baktıklarında ürkütücü bir manzara ile karşı karşıya kalıyorlar. Savaşlar, yüz binlerce insanın katledilmesi, milyonlarca insanın mülteci haline gelmesi, yaşam koşullarının gittikçe kötüleşmesi… Ekonomik krizin faturasının işçilere kesilmesi, işsizliğin, yoksulluğun, haksızlıkların çığ gibi büyümesi… Demokratik haklara el konulması, baskı ve yasakların artması, tek adama dayalı rejimlerin kurulması. Yaşanan felaketler karşısında tek tek işçiler yalnızlığın kuytuluğuna çekiliyor, çevresinde olup bitenlere seyirci kalıyor.
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının
Kuytuluğuna çekildi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına
Düşünmeyi sürdürdü
Elbette tek başına düşünmek ve toplumsal sorunlara bireysel çözüm bulmaya çalışmak, düzenin her yerinden fışkıran sorunlar karşısında bir çözüm olamaz. Çünkü zorluklara göğüs gerebilmenin yolu işçilerin birbirine kenetlenmesinden geçer. Ancak işçilerin sırtına basarak yükselen patronlar, bezirgân saltanatları sürsün diye işçileri yalnızlığa itiyorlar. İşçileri bölüp parçalamanın, tek başına bırakmanın yollarını arıyorlar. Bireyciliği, bencilliği, güvensizliği sınıfımızın derinliklerine aşılayarak düzenlerini sürdürüyorlar. Çünkü iyi biliyorlar ki, tek başına olduklarına inandırılan milyonlar bir yığın olmanın ötesine geçemez.
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar
Ve tek başınaydılar
Oysa işçiler tek değildir, devasa işçi sınıfının bir üyesi, bir parçasıdırlar. Tüm üretimi yapan işçi sınıfı elinde muazzam bir güç tutuyor. İnsanların umutsuzluğa kapılmasında ve geleceğe olan güvensizliğinde tek başınalık yanılgısı büyük bir rol oynuyor. Gerçekte dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma türlü güçlüklerin üstesinden gelebilmeyi mümkün kılar. Birbirine güvenen, birlik ve beraberlik içerisindeki işçiler, patronlar karşısında kendilerini yalnız ve güçsüz hissetmezler. İşçiler üretim sürecinde tek bir organizma gibi hareket etmeyi öğrenir, içselleştirirler. Bu birliktelik mücadeleye atıldıkça pekişir ve güçlenir. İşçiler kendilerine güvenir, bir güç olduklarının farkına varır. Birlikte düşünen, ortak bir tutum ve davranış sergileyen işçiler, “ben” duygusundan çıkarak “biz” olmanın tadına varır. Sınıf olmanın farkına varan işçiler, sınıfının genel sorunlarına duyarlı davranır, hakkını arar ve zulme boyun eğmez. Bilelim ki yalnız değil milyonlarız!
Ahmet Yıldız Bu Ortalamaya Girer mi?
Mavi Balina Oyunu Çılgınlığı
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Barış İstemenin Suç Olduğu Yerde İnsanca Yaşam Olur mu?
- Saldırılara Karşı Durmanın Yolu Birlik ve Dayanışmadır
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...