Buradasınız
Tek Hesabımız Patronlarla Olmalı
Bir UİD-DER’li işçi
Geldi yine zam ayı. Bana ne kadar zam yapacaklar acaba? Gerçi asgari ücrete %6 zam yaptılar ama! Bizim patron da üç-beş kuruş ekstra zam yapar herhalde. 1000 lira alıyorum şu anda. Yüzde altısı ne yapıyor? 1000/100x6=60 lira. Yani ben 60 lira mı zam alacağım?
Of ya! Zaten 400 lira kira veriyorum. Elektrik, su, doğalgaz bir de okul masrafları var. Aldığım maaş bunlara bile yetmiyor. E biz ne yiyip, ne içeceğiz, ay sonunu nasıl getireceğiz? Benim bolca mesai yapmam lazım. Evet evet, benim bolca mesai yapmam lazım. Yoksa işin içinden çıkamıyorum. Benim saat ücretim 4,4 liraya denk düşüyor. O halde benim en az 50 saat mesai yapmam lazım. Bir hesaplayayım bakalım; mesaileri yüzde 50 farklı alıyorum. 4.4x50=220, buna bir de %50 fazla mesai zammını katığımda 330 lira yapıyor. 1000+330=1330 lira gelirim olmuş olacak bu hesapla. Bununla mutfak masraflarını da aradan çıkarabilir miyim acaba? Ekmek 1 lira, meyve sebze ateş pahası, hayır ya yine olmuyor! Benim en az 100 saat mesai yapmam lazım, evet 100 saat! Bir de böyle hesaplayalım: 100x4.4=440, %50 zammı da eklediğimde 660 lira, yani net elime geçen para 1660 lira. Ha böyle bir nebze daha iyi oldu. Ancak bu şekilde aybaşını getirebiliyorum. Bu hesaba göre benim her Pazar mesaiye gitmem de yetmiyor. Hafta içi de en az 2-3 saat mesai yapmam lazım. Neyse saat bayağı geç olmuş. Benim yatmam lazım. Yarın iş var, bir de üstüne fazla mesai. Hadi size iyi geceler.
Şimdi hepiniz merak ediyorsunuz ben kimim? Ben Ali’yim, Ahmet’im, Ayşe’yim, Fatma’yım, herhangi bir işçiyim. Maalesef biz işçilerin hayatı bu şekilde gelip geçiyor. Hesap kitap yapmaktan matematik profesörü olacağız neredeyse. Bizim hayatımızı belirleyen şey bizim maddi koşullarımız yani aldığımız maaş. Maaşımız düşük olduğu için de hepimiz bu tür fazla mesai hesaplarıyla, ek işlerle üç kuruş daha fazla maaş alabilmenin derdine düşmüşüz. Ama yine de iki yakamız bir araya gelmiyor. Bu kadar çalışıp halen iki yakamız bir araya gelmiyorsa burada başka bir sorun var o zaman. Bu sorun da içinde yaşadığımız sistemin ta kendisi. Sorun bize üç kuruş zam yaparak, taşeronluğu yaygınlaştırıp bizi fazla mesailere zorlayan patronların sisteminde.
O zaman bu sorunlarımızın çözümü de fazla mesai peşine düşüp, yine de zar zor geçinebilmekte değil, bu sorunun köküne inip bu sorunu ortadan kaldırmakta olsa gerek. Bizim yapacağımız tek hesap, patronlara karşı nasıl mücadele edip, “hakkımız olan zammı nasıl alabilirim” yönünde olmalıdır. Sizi bilmem ama ben çözümü buldum: İşçi sınıfının örgütü UİD-DER. Sorunun çözümünün UİD-DER’de örgütlenip bilinçlenmekten geçtiğine inancım sonsuz. İşçi sınıfının temel sorunlarına karşı mücadele eden UİD-DER’in yeni dönemde başlatmış olduğu kampanya da bana ve benim gibi birçok işçiye ışık tutuyor. “Uzayan İş Saatlerine, Düşük Ücretlere, Taşeronlaştırmaya Hayır!” kampanyası bütün işçilerin somut talebidir. Bu talepler etrafında örgütlenip mücadele yürütmek ve daha yaşanası bir dünyanın temellerini atmak da bütün işçilerin görevidir.
Dur De!
Çok Tanıdık Sorunlar
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...