Buradasınız
Tofaş ve Mako’da Anlaşma Sağlandı, Zor Süreç Şimdi Başlıyor
Metal işçilerinin Bursa’da başlayan mücadelesi dalga dalga yayılırken, direnişin birinci haftasını geride bırakmasının ardından, dün gece Tofaş’tan anlaşma haberi geldi. Uzun süre işçilerin taleplerini kabul etmeye yanaşmayan ve dört bir koldan direnişi kırmaya çalışan Tofaş yönetimi ve Koç Grubu, dün gece yeniden işçilerle müzakere masasına oturmak zorunda kaldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, Tofaş işçilerine ait “Diren Tofaş” facebook sayfasından yapılan açıklamaya göre bir anlaşmaya varıldı.
Anlaşma şöyle duyuruldu: “1- Bu süreçte eylemlere katılan hiçbir işçi işten çıkartılmayacak. 2- Türk Metal Tofaş’tan gidecek. İşçiler kısa sürede fabrikada sandık kurup kendi temsilcilerini kendileri belirleyecek. 3- Ücretler konusunda Tofaş, işçilerin hesabına 1 hafta içerisinde 1000 lira yatıracak. 2015 yılında 2400 lira, 2016 yılında 2400 lira olmak üzere bu paralar aylara bölünerek işçiye dağıtılacak.” Bu anlaşmanın ardından işçiler çadırlarını topladılar, Pazartesi işbaşı yapılacak. Aynı şekilde Mako’dan da anlaşma haberi geldi.
Ancak bu anlaşmaların nasıl olduğu, bir protokol imzalanıp imzalanmadığı belli değil. Anlaşma işçilerin büyük bir kısmanda bir burukluk yaratmış durumda. “Diren Tofaş” sayfasına gönderilen mesajlar da bu yönde. Nitekim aynı sayfadan şunlar paylaşıldı: “Arkadaşlar biliyorum, çoğunuz zam konusuna tepkilisiniz. Ama toplantıya giren arkadaşlar bu şartları kabul etmişler, daha dışarı bilgi verilmeden zafer havasına soktular milleti; zam konusu istediğimiz gibi olmadı, bunun sebeplerinden birisi de içerdeki çoğu arkadaşlarımıza çok ağır baskıların yapıldığıdır.” Bir başka mesaj ise şöyle: “Sadece Tofaş çalışanları değil, diğer firmalardan da tepkiler geliyor, zam yüzünden, haklılar.”
Yine aynı sayfada, işçiler adına şu sözlere yer verildi: “Bugün şu ya da bu şekilde direnişimiz kazanımla bitmiştir. Ancak diğer fabrikadan kardeşlerimiz hala sürece devam ediyor. Gözümüz, kulağımız ve yüreğimizin onlarla olduğunu bir kez daha dile getirmek istiyoruz.”
Hiç kuşku yok ki hiçbir şekilde ücret artışına yanaşmayan, Türk Metal’siz olmaz diyen Tofaş’ı dize getirip yukarıdaki maddeleri kabul ettirmek oldukça önemlidir. Lakin anlaşmanın istenen düzeyde olmadığını bizzat işçiler kendileri dile getirmektedirler. Daha da önemlisi, bu anlaşmanın korunup korunmayacağı işçilerin bundan sonraki örgütlülüğüne ve kararlılığına bağlıdır.
Binlerce metal işçisinin mücadelesi devam ederken, aslında Tofaş’tan çıkartılacak çok önemli dersler bulunuyor. Tofaş işçilerinin de belirttiği üzere, Tofaş yönetimi dört bir taraftan işçilerin direnişini kırmak için saldırıya geçmiştir. Metal direnişi başladıktan sonra Koç Grubu’na ait, Türkiye’nin en büyük üç otomotiv fabrikasında üretim durdu. Ani bir şekilde patlayan mücadelenin dalga dalga yayılması MESS’i ve onu büyük ölçüde kontrol eden Koç Grubu’nu çılgına çevirdi. Dört bir koldan saldırıya geçen MESS, hükümet, polis ve Türk Metal çetesi günlerdir işçilerin iradesini kırmaya çalışıyorlar.
Saldırıya geçen sermaye, direnişi kırmak için bizzat işçilerin evine yönelmiştir. Tofaş işçileri, “Diren Tofaş” facebook sayfasına gönderdikleri mesajda şu hususların altını çiziyorlar: Tofaş yönetimi işçilerin evine adamlar göndermiş, bunlar işçi eşlerine baskı yapmış ve bilinçlerini bulandırmış, fabrika önüne gelen eşler içerideki işçilerin dışarı çıkması için onları ikna etmeye çalışmıştır. Yani işçi eşleri, direnişin kırılması için kullanılmak istenmiş ve yine işçilerin belirttiği üzere bu bir ölçüde etkili olmuştur. MESS ve Tofaş yönetimi özellikle fabrikayı işgal eden işçilerin iradesini kırmaya yönelmiştir. Çünkü hesapları şuydu: İçerideki işçilerin dışarı çıkmasıyla direnişin dışarıda kırılması çok daha kolay olacaktır. Elbette Tofaş yönetimi tüm bu çabalarında istediği hedefe varamamıştır, ancak işçilerinin direnme gücü giderek zayıfladığı için söz konusu anlaşmayı kabul ettirmiştir.
Aslında tüm bunlar, daha önce defalarca ifade ettiğimiz gibi, metal işçilerinin örgütsüzlüğünün, hazırlıksızlığının ve işçi sınıfının deneyimlerinden habersiz olmalarının sonuçlarıdır. Polisin, medyanın ve patronların basıncı altında kalan ve “biz siyaset istemiyoruz” diyen işçiler, farkında olmadan kendilerini, mücadele ettikleri güçler karşısında yalnız bıraktılar. Oysa fabrika önüne gelen işçi örgütlerinin amacı sınıf dayanışmasını büyütmekti. Mücadeleye girişen işçiler, bu temelde örgütlülüklerini güçlendirmeden ve sınıf dayanışmasını büyütmeden ya kazanamazlar ya da istedikleri sonuçları elde edemezler. Sermaye sınıfı son derece örgütlüdür, elinde medya gibi araçlar vardır. Polisi baskı yapmak üzere kullanmaktadır. İşçilerin ise sınıf dostlarından başka kimseleri yoktur.
Şimdi mücadelenin zor kısmı yeni başlıyor. Oldukça deneyimli olan Tofaş yönetimi sinsi bir şekilde işçiler arasına nifak tohumları sokmak, işçileri bölmek, birbirlerinden yalıtmak, morallerini bozmak için harekete geçecektir ve öncüleri işten atmaya yönelecektir. Tofaş patronunun öncelikli amacı bu olacaktır, işi sürece yayarak işçilerin birliğini dağıtmak ve intikam almak isteyecektir.
Buna karşı durmak ancak işçilerin örgütlülüklerini güçlendirmeleriyle mümkündür. Ayrıca şunu da akıllarda tutmak gerekiyor: Türk Metal’den istifa edilmiştir, ancak bu çetenin tümüyle sökülüp atılması işçilerin mücadeleye devam etmesiyle mümkündür. Aksi halde o çete yine getirilip işçilerin başına musallat edilecektir.
İşçiler farkında olsunlar ya da olmasınlar, başlattıkları kavga sermaye sınıfına karşı başlattıkları bir kavgadır ve aslında metal işçilerinin mücadelesi tüm işçi sınıfını ilgilendirmektir. Bu nedenle, “biz yaptık işimizi bitirdik” denerek geri çekilmek, intikam almak isteyecek Tofaş yönetiminin elini güçlendirir yalnızca. Rehavete ve moral bozukluğuna kapılmadan, ortaya konan direnişin aslında Tofaş yönetimini nasıl dize getirdiğini hatırlayarak mücadeleye devam edilmelidir. Ancak kesinlikle direniş sürecinde düşülen hatalar yinelenmemelidir.
Unutmayın kardeşler, karşınızda MESS, en büyük sermaye grupları ve Türk Metal çetesi var. Özellikle Renault, Türk Traktör, Ford Otosan, Ototrim gibi işyerlerinde direnişlerini sürdüren işçi kardeşlerimiz bu hatalardan ders çıkarmalıdır. Metal işçilerinin taleplerinin tam olarak karşılanmasını sağlamak için sınıf dayanışmasını güçlendirmek hayati önemdedir.
İşçi Marşı
Patronlar Tüm Acılarımızın Failidir
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Birleşik Metal-İş’ten Grev Kararı: Metal İşçileri Greve Hazır!
- Metal İşçilerinin MESS’i Protesto Eylemleri Sürüyor
- Ay Sonunu Bırak, Ortasını Getiremiyoruz!
- Metal İşçileri Greve Hazırlanıyor
- Metal İşçileri Çorlu’da Haykırdı: Greve Hazırız!
- Metal İşçilerinin Eylemleri Devam Ediyor
- Metal İşçisiyiz, MESS’in Dayatmalarına Boyun Eğmiyoruz!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi Kimleri İlgilendirir?
- Hak Gasplarına Karşı İşçi Mücadeleleri
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Seyahat, Hayat Pahalılığı ve MESS Sözleşmeleri!
- 1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
- Bu Pahalılıkta Davut Abi’yi Neden Misafir Ediyoruz?
- Birleşik Metal-İş: Metal İşçileri Mücadele Ateşini Yaktı!
- MESS’e Karşı Birliğimizi Güçlendirelim!
- MESS Dayatmalarına Birlikte Karşı Duralım!
- Birleşik Metal-İş Üyesi İşçiler MESS Dayatmalarına Direniyor
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...