Buradasınız
Toplu Sözleşme Sürecinin Öğrettikleri…
Kartal’dan bir işçi
Bir metal fabrikasında çalışmaktayım. Çalıştığım fabrikada toplu sözleşme sürecindeyiz. Geldiğimiz noktada patron taleplerimizi kabul etmeyip düşük bir teklif sundu. Tüm yasal süreçleri tükettik. Artık son sözümüz olan grev sürecine girdik. Patron bizlerin kararlı olduğunu görünce elindeki tüm olanakları greve çıkmamamız için kullanıyor. Patron temsilcileri, bizlerle toplu halde görüşüp toplantılar yapıyor. Yıllardır bizi dinlemeyenler toplantı odalarına alıp istediğimiz zammı verirse rekabet şansının kalmayacağını, greve çıkarsak etkisinin düşündüğümüzden çok olacağını, Türkiye şartlarında istediğimiz ücret zamlarının makul olduğunu ama hesap kitap yaptığında bu zammı verirlerse yönetimin üretimi farklı ülkelere kaydıracağını öyle güzel anlatıyorlar ki… İnsanın bu dayatmaları kabul edesi geliyor! Müdürler, bu toplantılarda işçilerin tepkisini öyle bir dindiriyorlar ki bir görseniz… İşçilerin her itirazı karşısında, haksız uygulamalarının her hatırlatılmasında başlarını öne eğip “diğer müdürler yanlış yapmışlar”, “yanlış yapmışız” diyerek meseleyi kapatıyorlar.
Bizlerin kararlı olduğunu gören müdürler, greve çıkmamamız için bizleri ikna etmeye çalışıyorlar. Sendika ile yapılan görüşmeler kilitlenmiş durumda. Sürecin sonuna gelinmiş olduğunu, artık sözün işçilerde olduğunu, grev oylaması yapılmasını, işçilerin özgür ve demokratik bir şekilde sürecin öznesi olması gerektiğini söyleyip duruyorlar.
Patronun asıl derdi grev oylamasından “hayır” çıkartıp yüksek hakeme yol açmak ve sefalet sözleşmesi imzalatmak. Hakem heyetine neden gitmemiz gerektiğini de şu örnekle anlatıyorlar: “İki insan kendi aralarında bir husumet olduğunda sorunu çözmek için üçüncü birine gider. Bu polis olur, mahkeme olur. Buralarda anlaşamazsak kendimiz çözeriz.” Bu yüzden bizim de yüksek hakeme gitmemiz gerektiğini ve oranın vereceği karara saygı duyacaklarını söylüyorlar.
Müdürlerin bu “ikna” çabalarından umduklarını alamayacakları kesin. Hemen hemen her arkadaşım müdürlere onları samimi bulmadıklarını söyledi. Taslakta geçen taleplerin sadece sendikanın talepleri olmadığını, bizlerin talepleri olduğunu söyledik.
Bu süreçte patronların ikiyüzlülüğünü de bir kez daha gördük. Arkadaşlarımın çoğu ilk kez sendikalı bir işyerinde çalışıyorlar. “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sloganını atıyorduk ama aslında pek anlamıyorduk bunun ne anlama geldiğini. Şimdi yaşadıklarımız sayesinde örgütlü olmanın, birlik olmanın ne kadar önemli olduğunu herkesin görmüş olması çok anlamlı.
Gölge
İlk 10 Ayda 1683 İşçi Hayatını Kaybetti
- “Yanıyorsun Fuat Abi”
- Kredi Kartları Taksitlerinden Kurtuluyoruz!
- Neden Hiçbir Şey Değişmiyor?
- İşçilerin Kafa Karışıklığı Kimin İşine Geliyor?
- Dünya Dönüyor Ama Eskisi Gibi Değil
- Asgari Ücretle Açgözlü Olunur mu?
- Ekmeğimizin Peşindeysek Haklarımızın da Peşinde Olmalıyız!
- Hayatı Bizim İçin Ömür Törpüsü Haline Getirdiler
- Bu Düzen Sağlığımızı Bozuyor
- Benim Ekonomim Neden Şahlanmıyor?
- Migros’ta İşten Atılan Yeğenim İşe İade Edildi
- Borsada Neleri Kaybediyoruz?
- Umut Hep Vardır
- Dün Hiroşima Bugün Ortadoğu
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- Karnımızı Doyurmak Değil Sağlıklı Beslenmek İstiyoruz
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
- Bazen de REFİK Olmalı!
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...