Buradasınız
Tuzla’da Deri İşçilerinin Gündemi Ne Olmalı?
Aydınlı’dan bir deri işçisi
Tüm dünyada işçi sınıfı işsizlikle yoksullukla boğuşuyor, var olan haklarından mahrum bırakılıyor. Sendikasızlaştırılıp yalnızlaştırılıyor. Yaşadığımız coğrafyada hemen hemen bütün sektörlerde kriz ile birlikte işten atılmalar devam ediyor. Çalıştığım deri sektörü de payına düşeni alıyor. Birçok fabrika çeşitli nedenlerle kapandı. Birçok işçi arkadaşımız işsiz kaldı. Patronlar sınıfı ise medyada sık sık gündeme gelen “alın verin ekonomiye can verin” şeklinde reklâmlarla bilincimizi bulandırmaya çalışıyor.
Deri işçileri geçmiş yıllarda birçok grev ve direniş örgütlemişler, çeşitli hak arama eylemleri gerçekleştirmişlerdir. İşçilerin bugün en ufak bir hak arama mücadelesinde tereddütte kalması, irili ufaklı direnişlerin pek de kazanımla sonuçlanmaması aradan geçen yıllar içinde örgütlülüğümüzün ne kadar geriye savrulduğunun işaretidir. İşte böyle bir süreçte yeni bir kongreye hazırlanıyor deri işçileri. Kasım ayı içerisinde yapılması planlanan Deri-iş sendikasının Tuzla şube kongresi için işçiler büyük bir heyecanla delegelik seçimlerine hazırlanıyor. Sendika üyesi olan bütün işyerlerinde, seçeceğimiz delegeler hem şube yönetimini hem de genel merkez delegelerini belirleyecek. Geçen seçime iki liste halinde girilmiş ve seçimi o zamanki şube yönetimine muhalif liste kazanmıştı.
Genelde deri işçileri seçimlere tek liste halinde girilmesinden yana. Bunun nedeni işçilerin kongre nedeniyle gerginlikler yaşamak istemiyor olması. Bu kongre öncesi de geçen sendika seçiminden çok farklı değil. Taban örgütlülüğünün olmayışı işçileri suni kamplaşmalara itmektedir. Burada önemli olan işçilerin kendi sınıf çıkarları doğrultusunda hareket etmesini sağlamanın yollarını bulmaktır. Bunun için de ilk önce makine başındaki tüm işçilerin çıkarının ortak olduğunu bilmemiz, işyerinde var olan birlikteliğimizi gerçek bir örgütlülüğe çevirmemiz gerekiyor. Bunun yanı sıra sendikalarımızı denetlemeli, onları çok daha mücadeleci ve kitlesel işçi örgütü haline getirmeliyiz. Burada sorumluluk alanları kendimizden farklı bir mertebede görmemeli, onlara da işçi olduklarını unutturmamalıyız.
Eğer örgütlülüğümüzü güçlendirmek üzere çalışırsak ve mücadeleci bir anlayışı sendikalarımızda yaratabilirsek aşağıdaki sorunlarımızı kolaylıkla çözeriz. Hatta deri işçilerinin daha ileri talepler ileri sürüp kazanmak için mücadele etme isteği de artar.
Teknisyenler sendikaya!
Bugün deri sektöründe usta-teknisyen statüsünde çalışan işçiler fiilen sendikaya üye olamıyorlar. Patronlar işçilerin içerde vereceği her tür mücadelenin kendilerine vereceği zararı en aza indirmek için teknisyenleri kullanıyor ve onları işçi arkadaşlarından kopartıp sendikasız ve örgütsüz kalmaya zorluyorlar. Diğer işçiler de bunu büyük oranda normal görüyorlar. Bunu değiştirmeli ve onları da örgütlü mücadelemize katmalıyız. Sektörde patronlar bilinçli olarak her bölümde birçok teknisyen çalıştırıp örgütlülüğün içini boşaltmaya çalışmaktalar.
Genç işçiler sendikaya!
Birçok genç işçi deneme süresi adı altında uzun süre çalıştırılıp, zorunlu mesailere bırakılıyorlar. Bu yoğun tempoya dayanabilen genç işçilerin çilesi bununla da bitmiyor. Genç işçi arkadaşlarımız burada çalışırken askerlik sorunuyla karşılaştığında işsizlik de kapısını çalıyor. İşçi arkadaşlarımız askerlik çağı geldikten sonra kapı dışarı ediliyorlar. Bunları engellemek ve işçi arkadaşlarımızın askerden geldikten sonra işlerine geri dönmelerini sağlamak için, onlara sahip çıkmalıyız.
Parça başı üretim yaptırılmasına izin vermemeliyiz!
Diğer sektörlerde olduğu gibi deri sektöründe de taşeronlaşma farklı biçimlerde kendini göstermektedir. Örneğin parça başı (götürü) üretim ile işçi artık o işi kendi işi olarak görmektedir. Daha fazla kazanabilmek için çok daha fazla çalışmaktadır. Yemek ve dinlenme zamanlarında makine başından ayrılmaz hale gelmektedir. Oysa normal koşullarda aynı işi patron ancak 2 işçi çalıştırarak yaptırabilir. Böylelikle parça başı çalışan arkadaşlar ile diğer çalışanlar arasında bir rekabet ortamı yaratılmakta ve bu da patronların işçileri kolaylıkla yönetmesini sağlamaktadır.
Tek bir işyeri bile örgütsüz kalmamalı!
Deri sanayiindeki tüm işyerlerinde örgütlenme çalışması yapılarak, örgütsüz işyerlerine dönük kapsamlı bir sendikalaşma çabasına gidilmelidir. Kapitalist sistem var oldukça sınıf mücadelesi de var olacaktır. Sorunlarımızın bilincine varmadığımız koşullarda kazanımlarımızı ileriye taşımamız olanaklı değildir. Bunun için öncelikle işyerlerimizden başlayarak sağlam bir taban örgütlülüğünü yaratalım.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
46. Yılında Kavel Destanı
Uyguner Deri’de Direniş Başladı
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...