Buradasınız
UİD-DER 1 Mayıs Korteji: Coşku, Umut, Kararlılık
Ankara’dan işsiz bir inşaat işçisi
Merhaba kardeşler,
1 Mayıs sonrası uidder.org’da yayınlanan mektupları coşku, heyecan ve umutla okudum. Ben de 1 Mayıs mitingiyle ilgili duygularımı siz sınıf kardeşlerimle paylaşmak istedim. Ben Ankara’dan işsiz bir inşaat işçisiyim. 1 Mayıs dünya işçi sınıfının işgününü kısaltma mücadelesinin sembolüdür, 130 yıldır yaşayan bir gelenektir. UİD-DER’li işçiler olarak mücadeleci işçi sınıfının bize mirası olan 1 Mayıs’a sahip çıkıyoruz. Kızıl bayrakları 1 Mayıs alanlarında dalgalandırıyoruz.
Bu sene de 1 Mayıs’ı tüm baskılara rağmen alanlarda coşkuyla kutladık. Bu sene Bakırköy’deydik. Biz nasırlı ellerimizle, emeğimizle her şeyi var eden işçiler, 1 Mayıs günü sınıf bilinci kazandığımız, mücadele örgütümüz UİD-DER’in pankartı arkasında alandaydık. Bayraklarımızla, flamalarımızla kıpkızıl bir kortejdik. Ben yürüyüş esnasında kortejin güvenliğini sağlamak için görevlendirildim ve gördüklerim, hissettiklerim o kadar muazzamdı ki gerçekten “anlatılmaz yaşanır”. Ben görevim itibariyle kortejin hem etrafında hem içinde bulunuyordum. O kadar çok şeye şahit oldum ki! Çevremizde bulunan insanlar kendi aralarında kortejimizin yürüyüşü sırasında övgü dolu sözlerle konuşuyorlardı: “Bak bak UİD-DER geliyor, ne kadar güzel yürüyorlar. Disiplinli bir şekilde, kadınıyla erkeğiyle, kol kola yürüyorlar.”
Evet kardeşler, biz işçi sınıfıyız. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla patronların kafasına vura vura yürüyoruz. Biz azımsanamayacak kadar kalabalığız. Bütün bu güzellikleri yaratan güçlü ellerimiz sistemin çarkına çomak sokacak. Birlik olalım, mücadelemizi büyütelim. 1 Mayıs’ın anlam ve önemini, sistemin bizi sürüklediği krizleri iyi kavramamız gerekiyor. Bu krizleri biz yaratmadık. Bizim emeğimizin kriz bahanesiyle çalınarak yağmalanmasına, zorunlu BES’e, kıdem tazminatının gaspına izin vermemeliyiz. Kapitalistler zora girdiği zaman ve kriz dönemlerinde, bizi hep tehdit ediyor ve belimizi kırmaya çalışıyorlar. Ancak biz tüm bunların karşısında tek başına ve alternatifsiz değiliz. Biz milyonlarız. Tarihteki işçi sınıfı deneyimleriyle ve UİD-DER kültüründen öğrendiklerimizle sınıf mücadelesini inşaatlarda, fabrikalarda, yaşamın her alanında özellikle genç işçi kuşaklarına aktarmak ve onları örgütlemek için mücadele edeceğiz. Yeter artık! Çarkı bozuk bu düzene yeter! Umut dolu, zafer dolu 1 Mayıslara…
Bu bir türkü
Toprak çanaklarda
Güneşi içenlerin türküsü
Bu bir örgü
Alev bir saç örgüsü
Kıvranıyor kanlı kızıl bir meşale gibi yanıyor esmer alınlarında
Bakır ayakları çıplak kahramanların
Ben de gördüm o kahramanları
Ben de sardım o örgüyü
Ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi
Ben de söyledim o türküyü
Akın var
Güneşe akın
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...