Buradasınız
UİD-DER’in Kampanyasına Destek
Türkiye’de işçi ve emekçi sınıflarla, sermaye sınıfları arasında gelir dağılımı ve yaşam koşulları bakımından var olan uçurumun dibi yok gibi.
İşçiler sefalet ücretine çalıştırılıyor. Asgari ücretin brüt tutarı 1.071 lira net tutarı ise 846 lira. 7 milyon işçi asgari ücretle çalışıyor. Milyonlarca işçi ise asgari ücretin biraz üzerinde ücret alıyor. 10 milyondan fazla işçinin sosyal sigortası yok. İş saatleri uzun ve çalışma koşulları ağır. Birçok iş yerinde iş günü 12-14 saate çıkarılmış. İki üç kişinin yapacağı iş bir tek işçiye yaptırılıyor. Hafta sonu tatilleri yok. Çay ve yemek molaları dahi çalışma süresinin dışında tutuluyor. Bu durumda işçilerin sıradan bir dinlenmeye, ailelerini doyasıya görmeye, piknik, misafirlik, dernekçilik gibi sosyal faaliyetlere katılmaya zamanları olmuyor. Sadece karınlarını doyurmaya, açlıktan ölmemeye, yaşamaya çalışıyorlar.
Bu asla kötüleme propagandası değil, gerçek: Sermaye sınıfları için kelimenin geniş anlamıyla, işçilerin/emekçilerin bir önemi yok. Her ay 150’den fazla işçi iş kazasında ölüyormuş, umurlarında bile değil. İşte Soma'da, Ermenek’de ne oldu? İşsiz çok, salt kuru ekmek parasına çalışmak zorunda olan milyonlarca işsiz var. Suriye savaşı işsizleri geçelim artık, açları, evsizleri daha bir katladı. Ücretlerle istediği gibi oynuyorlar. İnsan yok, insanlık bitmiş gibi. Her şeye kar noktasından bakıyorlar. Hele taşeronlaştırma... Ücretleri düşürmek, iş saatlerini uzatmak, kadrolu çalışmayı ortadan kaldırmak ve sosyal haklara el koymak için taşeronlaştırma yöntemini özellikle kullanıyorlar. AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde toplam taşeron işçi sayısı 400 bin civarındayken, şimdilerde bu sayı 2,5 milyona çıkmış durumda. AK Parti taşeronluk sistemini çığ gibi büyüttü.
İş Yasası’nı sermayedarların sınıfsal/ekonomik çıkarları doğrultusunda yeniden düzenleyen AK Parti hükümeti, taşeronluk ve esnek çalışma biçimlerini yasalaştırdı. Güvencesiz, kadrosuz ve kısa süreli çalışma biçimlerinin önünü sonuna kadar açtı. Kadrolu işçiliğin olmaması, işçilerin bir iş yerinde uzun süre ve sigortalı olarak çalıştırılmamasını getirdi ki, bu sendikalara ve sendikalaşmaya büyük bir darbe vurdu.
Taşeronluk sermayedarlar için sonuna kadar avantajlı bir sistem. Büyük tekellerin, holdinglerin inşaat şirketleri, işi parçalara bölüp taşeronlara veriyorlar, işçiler iş kazalarında öldüğünde sorumluluğu kendi üzerlerinden atıyorlar. Taşeron patronları var, bunlar maliyetlerden kısıyor, iş güvenliği önlemlerini almıyor, ücretleri düşürüyor ve iş saatlerini uzatıyorlar. İş güvenliği önlemlerinin alınmaması iş kazalarına ve iş cinayetlerine yol açıyor. İşçi ölümlerinin taşeron iş yerlerinde daha fazla olması rastlantı değil nitekim.
Taşeronluğun yayılması piyasayı etkiliyor, işçi ücretlerini düşürüyor, iş saatlerinin uzamasına yol açıyor, kadrolu işçiliği ve sosyal hakları ortadan kaldırıyor. Taşeronluk işçi ve emek düşmanlığıdır. Çünkü sermayedarlar, taşeron sistemi sayesinde engelsiz büyürken, işçiler köleleşiyor.
***
İşçiler, kölece çalışma koşullarına boyun eğmek zorundalar mı?
Elbette ki değiller. Ancak bunun yolu örgütlenmeden ve mücadeleden geçiyor. Birleşen ve hakları için mücadele eden işçileri/ emekçilerin karşısında hiçbir hiçbir gücün duramayacağı tarihin kanıtlanmış bir gerçeği.
Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD - DER), “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine, Taşeronlaştırmaya Hayır!” kampanyasını açmış ve yürütüyor... İş kazası ve ölüm demek olan taşeronluğun yasaklanmasını, ücretlerin yükseltilmesini, iş saatlerinin kısaltılmasını, herkese iş verilmesini, mesailerin değil, ücretlerin arttırılmasını, işçilere iş güvencesinin sağlanmasını, çay ve yemek molalarının çalışma süresinden sayılmasını, sendikalaşmanın, grev ve toplu sözleşmenin önündeki bütün engellerin kaldırılmasını istiyorlar. Başta Sefaköy’deki merkezlerinde olmak üzere, doğrudan sorunun sahibi genç işçiler ve emekçiler işçilerin ekonomik problemlerini bir nebze düzeltmek için önemli bir kampanya yürütüyorlar.
Ekonomik hak talepleriyle sınırlamıyorlar kendilerini... Sınıf bilinçli işçiler ve şovenizmle zehirlenmemişler... İşçi kardeşliği aynı zamanda halkların kardeşliği onlar için. İşte böyle bozulmamış genç bir işçi kuşağının ilk filizleri kapitalizmin bozucu ve yok edici dünyasına karşı, aşağılardan sıyrılıp geliyor. Onlara güç verelim, taleplerini haykıralım.
Kaynak: Özgür Gündem, 28 Aralık 2014
Dur De!
Servis Şoförleri
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...