Buradasınız
Uluslararası İşçi Dayanışması Neden Gereklidir?
Avrupa’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya kadar dünyanın dört bir yanında işçi mücadeleleri yükseliyor. Bu mücadeleler hangi ülkede olursa olsun, işçilerin haksızlıklara ve sömürüye karşı öfkesinin yoğunlaştığının bir ifadesi. Türkiye’de de düşük ücretlere, örgütlenmenin önündeki engellere, işten atmalara, taşeronlaştırmaya, kazanılmış hakların gaspına ve grev yasağına karşı tepkiler sürüyor. Düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına karşı sendikalaşmaya girişen ve işten çıkartılan işçiler, evlerinin yolunu tutmuyorlar. BEDAŞ’ta, TEDAŞ’ta, TOGO’da, THY’de, Hey Tekstil’de, Billur Tuz’da ve Çapa’da haklarını aradıkları için işten atılan işçilerin direnişi devam ediyor.
Değişik ülkelerde işçilerin verdiği mücadele şunu gösteriyor; mücadeleler tek bir işyerine ve tek bir ülkeye sıkışıp kalmamalı, uluslararası bir boyut kazanmalıdır. İşçiler uluslararası düzeyde birleşmeliler. Küreselleşen kapitalizm, üretimi geçmişe göre daha fazla dünya geneline yaymış durumda. Dev tekeller yalnızca bir ülkede üretim yapmıyorlar. Merkezi Avrupa’da ve ABD’de olan bir şirket, aynı anda Çin’de, Türkiye’de ya da Ortadoğu’nun bir ülkesinde üretim yapıyor. Dolayısıyla, işçilerin bir ülkede birleşmeleri ve haklarını almak için mücadeleye geçmeleri yetmiyor; işçilerin başarılı olabilmesi için diğer ülkelerdeki işyerlerinde çalışan işçilerin de desteğini alması gerekiyor. Japon işçilerin Toyota, Fransız işçilerin Renault ya da İtalyan işçilerin Fiat patronu karşısında tüm istediklerini alması ve başarılı olması için, bu şirketlerin üretim yaptığı diğer ülkelerdeki işyerlerindeki işçileri de kendi yanlarına çekmeleri gerekiyor. İşçilerin enternasyonal dayanışmasını sağlamak ilk bakışta zor gelebilir. Ama ne olursa olsun her işçi bu bilinçle hareket etmelidir, bu zorunludur. Kaldı ki, sendikalar üzerlerine düşen görevleri yaptıklarında, uluslararası dayanışmayı sağlamanın o kadar zor olmadığı da görülecektir.
Güncel bir misal verelim: Türkiye’de hava işkolunda AKP hükümeti grevi yasakladı. Bu yasağa karşı durmak için havayolu işçileri, 29 Mayısta üretimden gelen güçlerini kullanarak yüzlerce seferin iptal olmasını sağladılar. Yalnızca bir gün süren bu eylem, gündemi belirledi ve hükümeti paniğe soktu. Eylem günü Avrupalı sendikalar, “eğer greve destek vermeyip ülkemize gelen Türkiye uçakları olursa, biz de onları geri göndertmeyeceğiz” dediler ve dediklerini yaptılar. Uluslararası işçi dayanışmasının bu küçük örneği bile, dünya işçi sınıfının birliğinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Uluslararası dayanışmanın en güzel örneklerinden birini UPS Kargo’da yaşadık. Sendikaya üye oldukları için işten çıkartılan ve direnişe geçen işçileri, dünyanın dört bir yanındaki sınıf kardeşleri yalnız bırakmadılar ve UPS işçileriyle dayanışma eylemleri düzenlediler. Bu eylemlerde, UPS işçilerinin işe geri alınmaları, sendikanın tanınması ve haksızlıklara son verilmesi talepleri yükseldi. Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu’na (ITF) bağlı sendikaların örgütlediği eylemler, ABD, Arjantin, Almanya, Litvanya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Ukrayna, İsveç, Finlandiya, Norveç, Ürdün, Filipinler, Hong Kong, Tayland, Japonya gibi çok sayıda ülkede gerçekleştirildi. Tüm dünyada işçiler, kimi yerlerde UPS binalarını kilitleyerek felce uğrattılar, kimi yerlerde UPS temsilcileriyle görüşerek tepkilerini dile getirdiler, kimi yerlerde ise grev gözcüsü olarak UPS merkezleri önünde nöbet tuttular. Tüm bu eylemlere katılan onlarca ülkeden işçiler, Türkiye’deki UPS işçilerini tanımıyorlardı; üstelik ne Türk ne de Müslümandılar. İşçiler aynı çıkarlara sahip uluslararası bir sınıftır; dinleri, dilleri ve ülkeleri farklı olsa da onlar patronlar karşısında aynı sınıfın evlatlarıdır. UPS işçilerinin işlerine sendikalı olarak dönmesinde uluslararası işçi desteğinin çok büyük bir payı vardır.
UİD-DER, adında da geçtiği üzere işçi sınıfının ulusal ve uluslararası dayanışmasını savunuyor. Sadece bir ülkeye sıkışıp kalmak işçileri güçlü kılmaz, tersine patronlar karşısında zayıf düşürür. Bu bilinçle hareket eden UİD-DER, uluslararası işçi dayanışmasını büyütmeye çalışıyor. UİD-DER’in, Japon işçi sendikalarının başlatmış olduğu nükleer santrallerin kapatılmasına dair imza kampanyasına omuz vermesi, İran işçi sınıfına dönük baskılara son verilmesi için kampanya örgütlemesi, havacılık işkolundaki grev yasağına karşı kampanya başlatması ve bunu uluslararası alana taşıması oldukça anlamlıdır. Ancak tek başına bu çaba yeterli olmaz. Enternasyonal işçi dayanışmasının sağlanmasında sendikalara çok büyük görevler düşüyor. Uluslararası sermaye egemenliği, işçi sınıfının sorunlarını ortaklaştırdığı gibi çözümlerini de ortaklaştırıyor.
Uyan ve Haykır Öfkeni
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Barış İstemenin Suç Olduğu Yerde İnsanca Yaşam Olur mu?
- Saldırılara Karşı Durmanın Yolu Birlik ve Dayanışmadır
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...