Buradasınız
“Yanlış Anlamayın Ama Kaynağı Nereden Buluyorsunuz?”
Kıraç’tan UİD-DER’li bir işçi
Biz UİD-DER üyeleri olarak 11 Nisanda “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durdurmak İçin Haydi 1 Mayıs’a” sloganıyla bir stant açtık. Standımız iş çıkış saatine geldiği için onlarca işçiyle sohbet etme fırsatı bulduk. Sohbet ettiğimiz işçiler içinde bir tanesinin sormuş olduğu soru dikkatimi çekti. Soru şuydu: “Bu çalışmaları yapabilmek için kaynağı nereden buluyorsunuz?” Bu soruyu güzelce cevapladım ve işçi kardeşime derneğimizin üyelerinin işçilerden oluştuğunu ve bizzat işçilerin katkılarıyla ayakta durduğunu anlattım. Fakat bir an mücadeleyle ilk tanıştığım günlere gittim. Çünkü mücadeleyle ilk tanıştığım zaman ben de merak ediyordum acaba bu işler nasıl dönüyor, bu değirmenin suyu nereden geliyor diye. Bir kere her insan şunu bilir ki, para olmadan bu işler yürümez. Çünkü her şeyin para olduğu bir sistemde mücadele edebilmek için de paraya gereksinim vardır. Çünkü ne iş yapsan para gerekli hale gelir. Şüphesiz ki bu sistemde para kazanmak en büyük amaç iken, işçi örgütlerinde para sadece bir araçtır. Soruya geldiğimiz zaman, tabii ki kaynak, mücadeleye gönül veren herkestir.
Çalışma saatlerinin 12-14 saate ulaştığı, birçok sosyal hakkımızın gasp edildiği bu sömürü sisteminden kurtulmak isteyen herkes, bu kurtuluşun aracı olan örgütlülüğe omuz vermelidir. İşçiler, öğrenciler, duyarlı insanlar örgütlerine sahip çıkıp destekledikleri oranda hem örgütlülüğümüz her alanda kitleselleşerek devam edecek, hem de sosyal yaşantımız daha bir düzelmeye başlayacaktır ve bunun yansıması bulunduğumuz her ortamda hissedilecektir. Patronlar, maaşımızı alabildiğine düşük tuttukları yetmezmiş gibi, bir de çeşitli kandırmacalarla işçilerin ellerindeki paraları da almaya uğraşırlar. Bugün iddaa, at yarışı vb. bayileri işçilerden geçilmemektedir. Ellerimizdeki üç kuruşumuza da şans oyunları adı altında göz dikilmektedir. Ayrıca işçi çocukları daha küçük yaşta zehir tacirlerinin tuzağına düşme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Ya da aileler bir ev alabilmek uğruna neredeyse ömürlerinin büyük bir kısmını bankalara ipotek etmektedirler.
İşte bu çelişkiler yumağından kurtuluşun tek yolu örgütlülüktür. İşçi örgütleri bu açıdan da çok önemlidir. Bu işçi örgütleri biz sahip çıktığımız oranda bizim olacaktır. İşveren örgütlerine baktığımız zaman arkalarında devasa holdingler bulunmaktadır. Burjuvazinin işlerinin daha iyi yürümesi ve işçilerin daha kolay kandırılması için çok çeşitli kurum ve kuruluşları vardır ve buralara oluk oluk kaynak aktarılmaktadır. İşçilerin karşısında çok daha örgütlü olan patronlar işçileri iliklerine kadar sömürmektedir.
İşçilerin dik durabilmeleri ancak örgütlü bir birliktelikten geçmektedir. UİD-DER bu yüzden büyük bir anlam ve önem taşımaktadır. Duyarlı her işçinin derneğimize ve mücadeleye vereceği her türden destek aslında kendi geleceğine vereceği bir destektir. Onun için tüm işçi kardeşlerimizi derneğimize ve çalışmalarımıza omuz vermeye çağırıyoruz.
Yaşamın işçisi olmak..
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...