Sağlık-İş sendikası başkanı Mustafa Başoğlu, 50 yıldır yürüttüğü başkanlık görevinden ağlayarak ayrıldı. İşte size sendika bürokrasisi. 50 yıl ne demek? 50 yıl sendika başkanlığı yapmış ve ayrılırken hâlâ gözyaşı döküyor. 50 yıl içinde elle tutulur ne yapmış acaba Mustafa Başoğlu? Bir de ağlayarak “beni artık istemiyorlar” diyor. 50 yıl boyunca oturduğu koltukta yemiş, içmiş işçilerin sayesinde. 75 yaşına gelmiş hâlâ koltuğu bırakmak istemiyor. Sendika bürokratları koltuğa yapışıp kalıyorlar. Sıra işçilerin haklarına gelince kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Otellerde patronlarla anlaşmalarını sürdürüyorlar.
Eğer patronlarla anlaşamazlarsa koltuklarını kaybedecekler. Nasıl olsa tabandan gelen bir basınç yok. Bu sendika bürokratları her şeyi işçilerin adına bir güzel “hallediyorlar”. Asgari ücrete gelen düşük zamlara, işçilere yönelik saldırılara karşı koymak gibi bir dertleri yok. Sendika başkanlarının yaşları 50-70 arası. Görevlerinden ayrıldıklarında bir de utanmadan ağlıyorlar. İşçi sınıfı örgütlü olsa bu bürokrat sendikacıları o çok sevdikleri koltuklarından def ederdi. 70’li yıllar biz işçilere bir örnektir. O dönemde mücadeleci sendikal anlayış vardı. İşçi sınıfı güçlü ve bilinçliydi.
O dönemde de işçiler vardı şimdi de işçiler var. Tek fark, 70’li yıllarda işçiler örgütlüydü, patronların masalarına kendi yumruklarını vuruyorlardı, haklarını söke söke alıyorlardı. Örgütlü olursak, gücümüzü birleştirirsek, haklarımızı patronlardan geri alırız. Sendika bürokratlarına izin vermeyiz. İşçi sınıfı örgütlü olduğu her zaman kazanmıştır. Ne zaman örgütsüz olursak o zaman bütün haklarımızı patronlar elimizden almıştır. Sendika biz işçilerden oluşur. Sendikalarımızı denetlemek de bizlere düşer. Örgütlü olursak sendikalarımıza sahip çıkarız. Gücümüz birliğimizden gelir.