
Ben Hacettepe Hastanesinde taşeron olarak çalışan bir işçiyim. Güvencesiz çalıştırılmaya karşı, sağlık, metal, belediye, deri ve pek çok işkolunda taşeronda çalıştırılan işçiler olarak, 3 Nisanda, Ankara’da bir araya geldik. Biliyorum ki bu miting son olmayacak, çünkü patronların ve onların hizmetindeki hükümetin işçilere reva gördükleri artık sabırları taşırmaya başladı. O gün attığımız her sloganda sermayeye ve onların partilerine olan nefretimiz vardı, o gün bunu haykırmanın sevincini kolay unutamayacak kadar çok hissettim.
Biz işçi sınıfı birlik olmazsak, hakkımızı aramazsak, her geçen gün geçmişte kazandığımız haklarımızı da bir bir kaybedeceğiz. Sessiz kaldığımız sürece esnek, kuralsız, güvencesiz ve gelecekten hiçbir umudu olmayan kişiler olacağız. Bunu tabii ki istemiyoruz, artık bunlara dur deme zamanı geldi. Yeter artık, biz hayatlarımızın parçalanmasını istemiyoruz, biz çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak istiyoruz, biz insanca yaşamak istiyoruz.
Bizler üreteniz, bizler güçlüyüz, bizlerin yapamayacağı hiçbir şey yok. Bunu 3 Nisanda bir araya gelerek bir kez daha haykırdık. Kurtuluşumuzun yolu, işçi sınıfının örgütlülüğünden geçiyor.
Bizleri dibi görülmeyen bir kuyuya itmeye çalışıyorlar. Her geçen gün hayatlarımızı çalıyorlar. Sessiz mi kalacağız? Artık dur deme zamanı geldi! Bunu da ancak bizler örgütlü gücümüzle başarırız. Bu örgütlülüğü sağlamak için hepimize sorumluluklar düşmekte. Bu zorlu sınavda tüm işçi arkadaşlarıma başarılar diliyor saygıyla selamlıyorum.