İlk defa 1 Mayıs’a çağırdığımız insanların pek çoğu, orada kavga olduğunu, insanların dayak yediğini, ya da bankaları taşlayan, kaldırım taşlarını söken insanlarla oraya gitmek istemediklerini dile getirdiler. Bizler de durumun gerçek yüzünü bildiğimiz için elimizden geldiğince bunun böyle olmadığını, tersine 1 Mayıs’ın çok coşkulu geçtiğini, bu günün önemini anlatmaya çalıştık. Tüm tereddütlere rağmen ilk kez katılan arkadaşlarımız ne kadar da yanıldıklarını ancak 1 Mayıs’a katılınca anlıyorlar. Oysa biz mücadeleci işçiler şu gerçeği biliyoruz: biz işçiler 1 Mayıslara ve benzeri mitinglere katılmadığımız sürece hiçbir zaman rahat yüzü görmeyeceğiz. Bizlere 1 Mayıs’ın olaylı geçtiği, kavga olduğu, göstericilerin bankaları taşladığı anlatılıyor televizyonlarda. Bir kere bu televizyon sahiplerinin birer işçi düşmanı burjuva olduğunu unutmamak gerekir ve doğruluğunu ona göre düşünmek lazım.
Diğer bir husus da, Birleşmiş Milletler Tarım Örgütünün açıklamasına göre, her yıl 5 yaş altında 13 milyon çocuk yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybediyor. 13 milyon çocuk dile kolay, eli kanlı katil bu düzen milyonlarca insanı katlederken ve bunu normal bir şeymiş gibi gösterirken, işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günü karalanmaya, gözden düşürülmeye çalışılıyor. Her sene binlerce işçi iş kazalarında yaşamını yitiriyor, binlercesi en basit hastalıklar yüzünden ölüyor, milyonlarcası yoksulluğun pençesinde kıvranıyor ve yine on binlerce emekçi haksız savaşlarda katlediliyor. İşyerlerinde işçiler sürekli işten atılma korkusuyla asgari ücretle terbiye ediliyor.
Hayatımızın acı gerçeği gösteriyor ki, 1 Mayıs’a gidenler değil gitmeyenler daha çok patronların ve onların paralı uşaklarının gazabına uğruyor. Her sene olduğu gibi bu sene de UİD-DER ile katıldığımız 1 Mayıs yüz binlerce işçinin katılımı ile kutlandı. Günün önemi kadar UİD-DER’in coşkusu ve atılan sloganların içeriği de bir o kadar anlamlıydı.
YAŞASIN 1 MAYIS, YAŞASIN SOSYALİZM
AÇLIK, SAVAŞ, FAŞİZM, İŞTE KAPİTALİZM
SAVAŞ, DEPREM, RADYASYON, SERMAYE DÜZENİNE SON!