
22 Mayıs Pazar günü Deri-İş Desa ve Kampana Deri direnişiyle dayanışmayı güçlendirmek amacıyla bir dayanışma gecesi düzenledi. Daima mücadeleci işçilerin yanında olan derneğimiz UİD-DER de bu dayanışma gecesine kitlesel bir şekilde katılarak destek verdi. Dayanışma gecesinde Kampana Deri direnişçileri adına Dilek Göl de bir konuşma yaptı. Kampana Deri’deki örgütlenme sürecini anlatan, işçilerin birliğinin patronlara nasıl geri adım attırdığını ortaya koyan bu anlamlı konuşma metnini olduğu gibi yayınlıyoruz:
“Merhaba dostlar!
Sizleri direnişteki bütün işçi arkadaşlarım adına selamlıyorum. Bizler, en temel hakkımızı kullandığımız için yani sendikaya üye olduğumuz için işten atılan işçileriz. Bu saldırıya karşı 65 gün önce başlattığımız direnişimizi aynı kararlılıkla sürdürüyoruz. Biliyoruz ki, haklarımız geçmişte mücadele vermiş ve bedel ödemiş işçiler tarafından kazanılmıştır ve bu hakları korumak, uygulattırmak ve hatta genişletmek yine biz işçilerin mücadelesiyle mümkündür. İşçi sınıfının örgütsüzlüğü koşullarında haklarımız bir bir elimizden alınmakta, işçi sınıfına karşı patronların saldırıları yoğunlaşmaktadır.
Bu saldırılarla birlikte Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde işçilerin çalışma koşullarının geldiği nokta ortadadır. Kampana Deri işçileri olarak bizlerin durumu buna iyi bir örnektir. Günde on saat boyunca çay molası bile olmadan çalıştırılıyorduk. Gün içinde iki ya da üç kere gidebildiğimiz tuvaletlerde ne sabun ne peçete ne de temiz su bulabiliyorduk! Yol paralarımızı bile cebimizden karşılıyorduk. Ve hepsinden kötüsü taşeron işçisiydik, her türlü hakaret ve baskıya uğruyorduk. Yaşadığımız bütün bu sorunlara karşı neler yapabileceğimizi konuşmaya başladık arkadaşlarımızla ve Deri-İş sendikasında örgütlenmeye karar verdik. Önce birkaç kişi yapabiliyorduk bunu, sonrasında ise yaptığımız ev ziyaretleri, piknikler ve dışarıdaki görüşmelerle bu sayı gittikçe arttı. Artık yalnız ve güçsüz değildik. Yaklaşık bir yıl süren örgütlenme sürecinde de fabrika içindeki haksızlıklara eylemlerimizle cevap verdik. Geç gelmeye başlayan yemeklerimiz için yemek boykotu yaptık, ertesi gün yemeğimiz saatinde geldi. Alamadığımız zam için üretimi durdurduk ve zamlarımızı farkları ile birlikte hesaplarımıza yatırdılar. 3,5 lira olan mesai saat ücreti için yine üretimi durdurduk ve iki hafta boyunca toplu olarak fazla mesaiye kalmama eylemi yaptık. Böylece fazla mesai saat ücretimiz 5 lira oldu.
Bütün bunlardan sonra çoğunluğu sağlayıp sendika için yetki başvurumuzu yaptık. Bunu duyan patron önce beni ve bir kadın arkadaşımızı işten attı. Gerekçesi ise kadın eleman fazlalığı idi. Bu kuyruklu yalandı. Arkadaşlarımız bizim içeri geri dönmemiz için üretimi durdurdular. Yıllardır kapanmayan demir kapı yüzümüze kapanmış, kapıya bir de güvenlik görevlisi alınmıştı. İki kadınla başlayan bu direniş içerideki arkadaşlarımızın da desteğiyle 10 gün sürdü ve onuncu gün sonunda 14 arkadaşımız daha işten atıldı. Çadırımızı kurduk ve direnişimiz günden güne büyümeye başladı. Bu süreçte patron taşeron işçi getirmeye başladı. Bizler de getirdiği işçileri içeri sokmamak için günlerce kapı önünde oturduk ve altı gün boyunca fabrikada üretim yapılamadı. Sonrasında eski işçilerle devam edilebildi. Deri-İş’te örgütlü olan işçi kardeşlerimiz bizleri bir gün bile yalnız bırakmadı. Geçmişi mücadeleler ile dolu olan deri sanayi, direnişimizle birlikte yeniden canlandı. Çünkü biz direnişçi işçiler gücümüzü deri işçilerinin mücadeleci geleneğinden alıyoruz. Bu bize deri işçisi ağabeylerimizin anlattığı o eski günlerin geçmişte kalmadığını da göstermiş oldu. Biz zaten biliyoruz ki örgütlendiğimizde, kararlı ve doğru bir şekilde mücadele ettiğimizde kazanan biz işçiler olacağız!Dostlar, bizler Kampana Deri işçileri ilk günkü kararlılığımız ve inancımızla direnmeye devam ediyoruz. 65 gündür süren destek ve dayanışmanın devam edeceğine olan inancımız sürüyor. Bu mücadelede her zaman yanımızda olan sendikamız Deri-İş’e ve bizlere bugüne kadar destek ve dayanışma gösteren emekten yana bütün kurum ve partilere teşekkür ediyorum.
Yaşasın Kampana direnişimiz! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”