
Dünya meydanları öfkeli işçilerin ayak seslerine tanık oluyor. Hükümetlerin ve patronların kemer sıkma politikasına karşı öfke kusan işçiler greve çıkarak, protesto gösterileri yaparak, fabrikaları işgal ederek mücadeleyi yükseltiyorlar.
dunya39.jpg [1]

Yunanistan
Yunanlı işçi kardeşlerimiz Sintigma Meydanı’nı günlerdir öfkeli sesleriyle inletiyorlar. Aynı şekilde Selanik’te “Beyaz Kule” meydanında ve diğer şehirlerde de gösteriler örgütleniyor. İşçiler, emekçiler ve öğrencilerden oluşan 100 binden fazla insan hükümetin açıkladığı kemer sıkma programını protesto ediyor. Meydanlar aynı zamanda dünya işçilerinin dayanışma örneklerine de sahne oluyor. 29 Mayıs Pazar günü Fransa’dan, İspanya’dan, İtalya’dan ve Avrupa’nın birçok farklı şehirlerinden destek için gelen işçiler de Sintigma Meydanı’ndaki yerlerini aldılar. 3 Haziranda PAME sendikasına üye işçiler, Sintigma Meydanı’nda bulunan Maliye Bakanlığını temsili olarak işgal ettiler. Bakanlık binasının üstüne bütün Atinalıları genel greve çağıran bir pankart astılar. 9 Haziranda Yunanistan’da özellikle kamu sektöründe yer alan birçok işyerinde yine grev vardı. Hükümetin özelleştirme politikalarına karşı yapılan grevlerde işçiler “biz satılık değiliz!” sloganını haykırdılar. 15 Haziranda da sendikaların öncülüğünde greve gidildi. Parlamento binası önünde toplanan yirmi bin gösterici “Hükümet İstifa” sloganları attı.
İspanya
İspanya’da 15 Mayısta başlayan, 150 binden fazla insanın katılımıyla ve 80’den fazla yerleşim yerinde gerçekleştirilen protesto eylemleri haftalardır devam ediyor. İşçiler, Seçim Kurulu’nun 22 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimleri bahane ederek her türlü gösteriyi yasaklayıp yasadışı ilan etmesine rağmen meydanları terk etmediler. Ağırlığını gençlerin oluşturduğu on binler, “bizi buradan kıpırdatamazsınız” diyerek, polis baskısına rağmen geceleri de Madrid’in Puerta del Sol (“güneşin kapısı”) meydanını terk etmedi. İşsizlikten, gasp edilen ekonomik ve sosyal haklardan, kısılan kamu hizmetlerinden, ağırlaşan hayat şartlarından bunalan işçiler taleplerini dile getiren dövizler ve pankartlar taşıdılar. Sermayenin saldırılarına karşı çıkıyorlar, “biz insanız, mal değil” diye haykırıyorlar. Krizin faturasını ödemeye daha fazla razı olmayacaklarını söylüyorlar.
ABD
Amerika’da son dönemde kamu hizmetlerine ayrılan bütçe büyük oranda kesilmeye ve bu kesintiler yasallaştırılmaya başlandı. İşçilerin kazanılmış haklarına saldıran bu uygulamalar, ücretlerin azaltılmasına, eğitim başta olmak üzere kamu hizmetlerine ayrılan bütçenin kesilmesine, sendikasızlaştırmaya, işten atmalara neden oluyor. İşçiler de buna tepkisiz kalmayarak sokaklara çıkıyorlar. 14 Mayısta New York’ta, 30 Mayıs’ta Michigan’da binlerce işçi bir araya geldi. “Vergiler Zenginlerden Kesilsin!”, “Savaşa Değil, İnsana Bütçe!” sloganlarını yükselten işçiler, daha iyi yaşam ve çalışma koşulları talep ediyorlar.
Avustralya
Avustralya’da kamu ve sosyal hizmet sektöründe çalışan binlerce işçi 8 Haziranda metropol kentlerde kadın işçiler için “eşit işe eşit ücret” talebini yükselttiler. Bu sektörde çalışan kadın işçiler erkek işçilerden %17 oranında daha az ücret alıyor. Bu nedenle büyük şehirlerde binlerce işçi bir araya geldi. Avustralya’daki bir iş mahkemesi geçtiğimiz ay “İşçiler için Daha Adil Avustralya” adıyla anılan bir dava yürüttü. Bu davanın sonucunda mahkeme, böyle bir ayrımın cinsiyetçi bir ayrım olduğu kararına vararak, ücret eşitsizliğinin giderilmesi için yerel hükümetlere bir karar gönderdi. Buna rağmen yerel yönetimler ücret artışı yapmayacaklarını ve böyle bir artışın işçilerin işten çıkarılmasına neden olacağını açıkladı. Tüm bu açıklamalar karşısında işçiler “eşit işe eşit ücret” talebini kazanmak için hem mahkemelerde hem de alanlarda mücadelelerine devam edeceklerini açıkladılar.
Güney Kore
Güney Kore’de Yoosung Enterprise otomotiv fabrikasının 500 işçisi, 18 Mayısta Ocak ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde sendika ve fabrika yönetimi arasında bir uzlaşmaya varılamayınca fabrikayı işgal etti. Otomotiv yedek parçası ve piston segmanlarının %80’ni üreten bu fabrikadaki grev, diğer 5 büyük otomotiv fabrikasının ve 5 bin yedek parça üreticisinin üretimini de büyük oranda etkiledi. İşçilerin mücadelesi karşısında domuz topu gibi birleşen Hyundai, Kia, GM Kore, Renault Samsung ve Ssangyong patronları, 24 Mayısta devlete ve polise emir vererek, işçilerin fabrikadan çıkartılmasını sağladı. İşçilerin mücadelesinin karşısında, aralarındaki rekabeti bırakarak domuz topu gibi birleşen patronları yenebilmenin tek koşulu, işçilerin birliğinden geçiyor.
Sri Lanka
Sri Lanka serbest ticaret bölgesinde çalışan 40 bin işçi, hükümetin IMF politikaları doğrultusunda devreye soktuğu emeklilik planına karşı protesto eylemleri yaptılar. İşçiler için ayrılan emeklilik fonu, özellikle de bu bölgede, özel sektör patronlarına teşvik kredileri olarak peşkeş çekilecek. 25 Mayısta gösteriler esnasında işçilere saldıran polis, makine operatörü olan 21 yaşındaki Roshen Ratnasekera adlı işçiyi katletti. Sri Lanka’da işçiler sendikalarını daha mücadeleci ve militan bir çizgiye çekmek için çalışıyorlar. Yasanın pazarlık konusu dahi yapılmasını istemiyorlar. Hükümetin ve patronların dayattığı yasaları pazarlık ederek kabul eden uzlaşmacı sendikacılık anlayışına karşı öfke kusuyorlar. Sendika bürokratları sendikalardan defedilmeden sendikalar işçilerin mücadeleci örgütleri olamaz; bu Türkiye’de olduğu gibi Sri Lanka’da da böyledir.
Pakistan
2 Haziranda Pakistan’ın Multan ve diğer şehirlerinde çalışan demiryolu işçileri maaşlarının artırılması talebiyle greve çıktılar. Eyleme fazla sayıda işçinin katılmasını engellemek için demiryolu yönetimi, işçileri işten atmakla tehdit etti. Fakat buna rağmen işçiler tehditlere boyun eğmeden eyleme katıldılar ve üç saat boyunca trenleri durdurdular. İşçiler enflasyon oranına denk gelen bir ücret artışı, maaşlarına ek olarak %25 ikramiye, elektrikçi ve makinist olarak çalışanların aylıklarının 7. ve 9. kademeye göre hesaplanmasını, işçilerin maaşından avans için ayrılan fondan %5 kesinti yapılmasının durdurulmasını ve vardiya ikramiyesinin ödenmesini talep ediyorlar.
Mısır
On binlerce Mısırlı işçi ve emekçi 27 Mayısta Tahrir Meydanı’na 100 bin kişiyle geri döndü. Kitleler, demokratik reformların geciktirilmesine, işçilerin, çiftçilerin ve tarım çalışanlarının yaşam ve çalışma koşullarının düzeltilmemesine karşı öfkeliler. “Mısırlıların isyanı henüz bitmedi!” diyen kitleler, hem ekonomik hem de siyasal taleplerini dile getiriyorlar. Kitleler yönetimdeki ordunun çekilmesini, seçimlerin bir an önce yapılmasını, Mübarek rejiminden kalanların temizlenmesini ve katillerin yargılanmasını talep ediyorlar. Basın özgürlüğünün sağlanmasını, üniversite yöneticilerinin değiştirilmesini, sivillerin askeri mahkemede yargılanmasının sonlandırılmasını da istiyorlar. Asgari ücretin yükseltilerek işçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini talep eden işçiler Mübarek’i devirme mücadelesinde şehit verdikleri 840 insanın resimleriyle Tahrir Meydanı’nı inlettiler.