
Yunanistan’da genel grevin ikinci gününde kitleler sokaklara çıkarak ve polisle çatışarak, “Patronları Değil, İşçileri Kurtarın!” taleplerini yükselttiler. Ancak Yunan hükümeti işçi sınıfının sabrını sınarcasına 12 milyar avroluk krediyi almak için tasarruf paketini, yani işçilere saldırı paketini onayladı ve hatta yeniden yüksek faizli kredi almak için IMF ve AB ile görüşmelere başladı. İşçileri batırma paketinde vergi oranları yükseltilecek, önümüzdeki beş yıl içinde kamu işletmeleri özelleştirilecek, KDV oranları yükseltilecek, öncesinde düşük gelir elde ettikleri için vergi ödemekten muaf tutulanlardan da vergi alınacak. Kamu kurumlarında çalışan işçilerin %15 oranında ücretleri kesilirken, devlet işletmelerinde çalışanların maaşları da %30 oranında azaltılacak. Yine bu sektörde geçici ya da sözleşmeli olarak çalışan işçiler işten çıkarılacak ve emekli olan her 10 işçinin yerine yalnızca bir işçi alınacak. Yani 10 kişilik işi bir kişinin sırtına yıkacaklar. Kamu sektöründen 150 bin işçi işten atılacak.
yunan2_1.jpg [1]

Yunan işçi kardeşlerimiz işte bu saldırı paketine karşı iki gün boyunca genel grev yaptılar, polisle çatıştılar. Fabrikalar, hastaneler çalışmadı, okullara gidilmedi. Denizde, havada, karada ulaşım durdu. Yani işçiler Yunanistan’da hayatı durdurdular. Parlamento binası önünde bulunan Sintagma Meydanı’nda 40 bin kişi toplanırken, işçileri bu meydandan uzaklaştırmaya çalışan GSEE ve ADEDY sendikası da biraz daha uzakta bulunan Pedion Areos meydanında kitleleri topladı. Parlamento binası önünde polis kitlelere saldırarak göz yaşartıcı gaz sıktı. Özellikle gençler, meydanda kalmaya ve çıkmamaya kararlıydılar. Yaşanan çatışmalar gün boyunca sürdü ve onlarca kişi polisin azgın saldırısı sonucunda yaralandı.
Yunanistan’da tansiyon gittikçe yükseliyor. Kitlelerin sabrını zorlayan hükümet ve patronlar geri adım atmıyorlar. Yunan işçi kardeşlerimiz de kıran kırana mücadeleyi yükseltiyorlar. Polisle çatışıyorlar. Meydanları zapt etmeye çabalıyorlar. Yunan işçi kardeşlerimizin mücadelesi bir taraftan örnek olurken, diğer taraftan da şu gerçeği gözler önüne sermektedir: Parlamento binası önünde toplanmak yetmeyecek, parlamento koltuklarında oturanlar sistemleriyle birlikte def edilmedikleri sürece yeni saldırıların devamı gelecektir.