Güzel olanı anlatmak her zaman kolay gelir insana. Hâlbuki o duyguları, o yaşanmışlığı kelimelere sığdırmak çok güçtür. Çünkü ne yazarsan yaz hep yavan kalır, yaşanmışlığın yanında. Bir sofra düşünün ki bütün farklıklılarımızı unutturup, bizi tek bir ortak paydada toplasın. Ekmekten, aştan önce bizi insanlığımıza, mutluluğa ve gelecek güzel günlere doyuran. Lazın Kürde, Kürdün Çerkeze benzediği ve kardeşim diyebildiği bir sofra olsun. İnsanları sınıf olma bilinciyle birleştiren ve kardeşleştiren sofra olsun.
Oysa egemenlerin sofrası Aleviyi Sünniye, Lazı Kürde düşman eden, vurdurtan, inananı dışlayan, inanmayanı lanetleyen sistemin sofrasıdır. Bir ağzı göstermelik kardeşlik türkülerinde, bir ağzı nifakta olan bu sistemin bundan kârı ne kadar çok değil mi? Kendi zenginliklerini baki kılmak ve sermayelerine daha fazla sermaye katmak istiyorlar bu sofralardan.
sg_piknik2.jpg [1]
Hemen her sektörden işçi kardeşlerimizle ve ailelerimizle oradaydık. Oyunlar oynadık, duygularımızı paylaştık. Şiirlerimizi, ezgilerimizi dinledik. Bir yılın 365 gününden bir gününü kendimize ayırmış olduk. Piknikten geriye içimde taşıdığım tek şey şu düşüncelerim oldu:
Bizler çıplak ayaklarıyla toprağa basıp,
Aynı göğün altında uyanıp,
Aynı şarkıları söyleyenleriz,
Aynı acılardan ve haksızlıklardan alıp kinimizi,
Yaşanılası bir dünya isteyenleriz.
Sizleri de UİD-DER’in mücadeleci işçiler eliyle kurduğu dayanışma sofrasına çağırıyoruz. Birlikte ve yan yana durmamız daha güzel günleri getirecektir.