
Merhaba dostlar. Ben Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi’nde PVC kapı ve pencere üretiminde faaliyet gösteren Kubatoğlu’nda çalışan bir işçiydim. Yaklaşık 11 aydır çalışıyordum. İşten atılan bir arkadaşım haklarına sahip çıkmak için direnişe geçti. Daha sonra bu arkadaşımıza selam verdim diye beni de keyfi bir biçimde işten çıkartan Kubatoğlu patronu, bir şeyi hesaba katmamıştı. Ben işçiyim ama aynı zamanda bilinçli bir işçiyim ve haklarımı biliyordum. Ben bu sebepten beni atamayacağını ve hiçbir yere gitmeyeceğimi söyledim.
İşçilerin maaşları iki parça ödeniyor, tuvaletler temizlenmiyor, yemek kalitemiz günden güne düşüyor. Bazı bölümlerde işçi arkadaşlarımız 48 saat çalıştırılıyor. İş kazalarına rağmen hiçbir önlem alınmıyor, raporlu arkadaşlarımız işe geri çağırılıyor. Fazla mesai saatlerimiz birer ikişer milyondan hesaplanıyor, mesaiye kalmayan arkadaşlarımız işten atılıyor vs. Ama Kubatoğlu patronu bu sorunlar yerine işçilerin nereye gittiğiyle, kiminle konuştuğuyla, kime selam verdiğiyle ilgileniyor.
Birçok yerde yazlıkları bulunan, altında lüks arabaları olan Kubatoğlu patronu, “iş yok, küçülmeye gidiyoruz” diyor. Ama öte yandan fazla mesailer dayatılıyor, tırlar dolduruluyor, işçiler alınıyor. Ötesini varın siz düşünün. Beni bu konuda ikna edemeyen patrona, bana yasal bir dayanak göstermesi gerektiğini söyledim. Ardından verimsiz çalıştığım, iş güvenliği kurallarına uymadığım (sanki çok varmış da) ve bunun gibi aslı olmayan iftiralarla karşıma çıktı. Ertesi gün işe geldiğimde güvenliğin müdahalesiyle karşılaştım. Kartımı basmama izin vermediler. Ben de buna direnerek kartımı bastım ve içeri girdim. O gün çalıştım. Beni polisi çağırmakla tehdit ettiler. Akşam servise binip evime gittim. Sonraki gün servisi bekledim ama gelmedi. Patron korkmuş olacak ki şoförlere talimat vermiş. Benim bulunduğum bölgeye servislerin girmesine izin vermemiş ve işçi arkadaşlara da yol çalışması olduğunu söylemiş. Ben de minibüse binip işyerine gittim. Patron ve adamları beni içeri almamak için kapıda nöbet tutuyorlardı. Ben de başka bir kapıdan içeri girdim ve işimin başına geçmek için hazırlandım. İçeride olduğumu haber alan patron, haber göndermiş: eğer 10 dakika içinde dışarı çıkmazsam bütün işçileri dışarı atacakmış ve tekrar polisi çağıracakmış. Ben de haklı olduğumu haksız yere, yalanla ve iftirayla işten çıkartılmaya çalışıldığımı ve buna boyun eğmeyeceğimi söyledim. Daha sonra patron gelip kolumdan tutup beni zorla dışarı çıkartmaya çalıştı. Ben de bir yandan bana dokunmaya hakkının olmadığını söyledim, diğer yandan bana suçlu muamelesi yapan ve beni yalanla dolanla işten atmaya çalışan Kubatoğlu patronunun yaptıklarını bağırarak işçi arkadaşlarıma duyurmaya çalıştım. Sesimi duyan arkadaşlarım yanıma geldiler ve patronu gönderdiler. Daha sonra Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne işten atıldığımı bildirmek için işyerinden ayrıldım. 5 Temmuz günü, daha önce işten atılan ve direnişe geçen işçi arkadaşımın yanında fabrika önünde direnişe geçme kararı aldım.
İşçiler olarak var olan direnişleri sahiplenmeli, desteklemeli ve dayanışma içerisinde bulunarak direnişleri büyütmeliyiz. En temel insani duygularımızı neredeyse yitirdiğimiz bu dünyada işçilerin birbirlerine sahip çıkması gerekir. Bugün bana yapılan yarın başkalarına yapılacak.