
Ümraniye’de kurulu bulunan Biltek tekstil fabrikasında 130 kadar işçi çalışmaktaydı. Fabrika aynı zamanda Avrupa yakasında bulunan Karbel adındaki yaklaşık 2000 işçinin çalıştığı tekstil firmasının da taşeronluğunu yapmaktaydı. Son üç aydır işçilerin maaşını ödemeyen Biltek patronu ayrıca kuruluşundan bu yana yani 5 yıl boyunca hiçbir işçiye asgari geçim indirimi ödememiş. Aylarca paralarını alamayan işçilerin iş durdurması üzerine işçilerle toplantı yapan patron, işçilerin maaşını ödeyeceğini, bir kısmını o gün kalanıysa hafta içinde vereceğini söylemiş. Patronun bu yalanına inanan işçiler ellerine sıkıştırılan 3-5 kuruşu alıp evlerine gitmişler. Pazartesi işbaşı yapmak için geldikleri fabrikada ise kapıları kapalı bulmuşlar. İşçilere ücretlerini ödeyeceğini söyleyen patron sırra kadem basmış.
Bu durum karşısında ne yapacaklarını bilemeyen işçiler önce Adliyeye, ardından Çalışma Bölge Müdürlüğüne gitmişler. Ancak ne Adliyede ne de Çalışma Bölge Müdürlüğünde hiçbir işlem yapılmamış. İşçilerin şikâyet dilekçeleri bile alınmamış. Alacaklarının hesabını sormak için sonrasında ana firma olan Karbel’e giden işçiler burada da farklı bir muameleyle karşılaşmadılar. “Sizin patron bizi de dolandırdı, yapabileceğimiz bir şey yok, burada beklemeyin” denilerek adeta kovuldular. Fabrika önünde protesto eylemi yapan işçilere bir süre sonra Biltek’teki makinelerin icra memurları tarafından alındığına dair haber gelmesi üzerine işçiler apar topar fabrikaya geri döndüler. Ama ne yazık ki makinelerin götürülüşüne engel olamadılar. Kendilerine söylenen ise yasal olarak buna engel olamayacakları ve ancak patronu mahkemeye vererek belki yıllarca sürecek olan davanın sonuçlanmasını beklemeleri gerektiği oldu.
Hiçbir sonuç elde edemeyen işçiler haklı olarak öfkeliydi. Ancak yaşadıkları bu acı deneyim hak aramak için her şeyin elimizden gitmesini beklemeden hareket etmek gerektiğini göstermiş oldu onlara. Şayet daha en başından örgütlenerek ortak hareket edebilselerdi o zaman patronun bu oyunlarına gelmeyecek, tazminat dahil bütün haklarını alabileceklerdi.
Biltek işçilerinin yaşadığı ne ilk ne de sondur. İşçi sınıfı örgütlü gücünü kullanmadığı sürece bu tür olaylar yaşanacaktır. Yasalar hiçbir zaman tam anlamıyla işçilerin yanında olamaz. Elbette ki yasal haklarımızı sonuna kadar kullanmalıyız. Ancak yasaların hayata geçmesini sağlamak için bile örgütlü olmak zorundayız. Yasaların yetersiz kaldığı yerlerde de yine örgütlü gücümüzle hakkımızı alabileceğimizi unutmamalıyız. Kapitalist sistemin sahte yasalarına değil örgütlü gücümüze güvenmeliyiz.