
Sabiha Gökçen Havalimanında faaliyette buluna bir uçak bakım-onarım firması olan Mytechnic’in yaklaşık 650 çalışanı var. En son şirketin %60’ı Çinli HNA Group’a satıldı. İşyerinde daha önce, çalışanların maaşlarının 4 ay ödenmediği durumlar yaşanmış ve buna karşı eylem yaptıkları için bazı işçiler işten çıkarılmıştı. Bu işyerinde uçak temizliği de taşeron bir firmaya yaptırılıyor ve çalışanların maaşları sürekli geciktiriliyor, en son bu birimde de birçok işçi iş bıraktı ve işten ayrıldı.
Ben Mytechnic ve İŞKUR’un ortak düzenlediği uçak bakım teknisyeni yetiştirme eğitim programına katıldım, bu programa 300 kişi katıldı. Kursiyer seçmelerinde başarılı olanların %50’sinin işe alınacağı ve 550 dolar ile işe başlayacağımızı söylediler. Seçmelerde %50 kotanın pek önemli olmadığını, kurs süreci uzun olduğundan (6 ay) bırakanların olacağını, bu yüzden böyle bir kota koyulduğunu, iş durumuna göre istihdam oranının artabileceği söylendi. Lakin kurs süreci böyle geçmedi. Çalışma Bakanlığı İl Müdürü kursun ilk günü yaptığı konuşmada dayanışma halinde olmamızın bize bir şey sağlamayacağını, rekabet etmemiz gerektiğini söyledi. Kurs süreci de böyle geçti. Görece daha başarılı birçok kişi torpili olmadığı için işe alınmadı. Kurs bittikten sonra 127 kişi işbaşı yaptı. Başlangıçta eğitim müdürü tarafından belirtilen 550 dolar ücretten geri dönüldü ve asgari ücrete imza attırıldı, kabul etmememiz halinde yedek kursiyerlerin beklediği söylendi. Bir de daha önce olmayacağı söylenen deneme süresi araya sokuldu. Biz de bir örgütlülüğümüz olmadığı için bu şartları kabullenerek işe başladık.
Geçen 2 aylık deneme süresi içerisinde hiçbir uyarı almamamız ve başteknisyenlerimiz tarafından beğenilmemize karşın birinci gruptan işe başlayan 12 kişinin iş akdine son verildi. İşten atılabilmemiz için ortaya düzmece fotoğraflar sürüldü. Uçağın içinde uyurken bir teknisyenin fotoğrafı çekilmiş, bu fotoğrafla müdürler atölyeleri dolaştı ve çıkarma için zemin hazırladı. İşin ilginç yanı, fotoğrafta görülen iş ayakkabılarından bize verilmemişti bile. İşten çıkarıldığımız gün, akşam sıralarında 127 kişiden 100 kişinin işten çıkarılacağı ve yeni bir kurs düzenleneceği haberi geldi. Arkadaşlarla gün içinde de zaten konuşmalarımız olmuştu. Akşam iş çıkış saatine doğru bir kısmımız telefonla aranarak insan kaynaklarına çağrıldık. Ben giderken bir arkadaşım verdikleri kâğıdı imzalamış gidiyordu, ona yanlış yaptığını söyledim, içeri girdiğimde diğer 3 arkadaş insan kaynakları yöneticisi ile tartışıyorlardı. Ben de hiçbir kâğıdı imzalamayacağımı, işyerini şikâyet edeceğimi, sendikaya gideceğimi söyledim ve apron kartımı vermeden çıktım. Atölyeye döndüğümde birçok kişi toplanmış artık kimin çağrılacağını bekliyorlardı. Ben de arkadaşlara, verdikleri kâğıtları imzalamamalarını, işyerini şikâyet etmemiz gerektiğini söyledim, çünkü istihdam garantisiyle bizi kandırmışlardı. İşyerinin çıkışında kartlarımız okunmadığı gerekçesiyle güvenlik görevlisi kartımı aldı. Ben de kartımı onun elinden çekip almaya çalıştım, bu sırada o beni yere yatırdı ve birkaç güvenlik görevlisi daha geldi. Ben de yerden kalkarak yumruğumu havaya kaldırdım ve sendikaya gideceğimi, Türk Motor Bakım Merkezi’nde yeni grev yaşandığını, buraya da geleceğimizi söyledim. Bu sefer güvenlik görevlileri tekrar üstüme geldi ve beni susturmaya çalıştılar. Bu sefer yaşlı teknisyenler araya girdi ve beni yatıştırmaya çalıştılar, sonra arkadaşlar koluma girdi ve işyerinden ayrıldık.
Bu davranışım işçiler üzerinde çok etkili olmuştu. İşten çıkarılan arkadaşlar bu tepkiden sonra telefonlaşacağımızı, bir arada olacağımızı söylediler. Ertesi hafta kursu düzenleyen Pendik İŞKUR müdürlüğüne gittik ve şikâyette bulunduk. Olay havacılık üzerine yayın yapan popüler bir web sitesinde haber olarak yayınlandı; haberde Genel Müdür Cem İpek’in açıklamalarına yer verilmişti. İşten çıkarılanların uçuş güvenliği ile ilgili birtakım kurallara uymadığı için işten çıkarıldığı yazıyordu. Biz de buna karşı bir açıklama yaptık, uçuş güvenliğiyle ilgili kuralsızlıklar Mytechnic’den kaynaklanıyordu ve firma bu tür devlet destekli kursları istismar etmeye çalışıyordu. Şikâyetlerimiz ve olayın basına yansıması dolayısıyla bir ara umutlansak da maalesef yasal olarak bir şansımız yoktu, çünkü deneme süresi içinde iş güvencesi yoktu. Bu tür istihdam garantili kurslarda da yapılan sözleşme gereği istihdam garantisi de bir aydı ve bundan da bize hiç bahsedilmemişti, açıkçası kandırılmıştık. Gene de yaptığımız şikâyetlerden dolayı işveren korkmuştu, sonraki gruptan eleme yapılmadı sadece bölüm değişimleri oldu.
Hepimiz kursa iyi bir meslek, daha iyi çalışma koşulları ümidiyle gitmiştik, ama maalesef sonumuz pekiyi olmadı. İŞKUR işçilerin işsizlik fonundan aldığı kaynakla bu tür istihdam garantili kurslar düzenliyordu ama gene de bu paralar patrona dönüyor, biz işçiler bundan zarar görüyorduk. Bu kurslar üzerindeki istismar o kadar kötü boyutlarda ki, THY 5 yıl yüksekokul okumuş teknisyenleri tekrar bu kurslarla işe alıyor. Çünkü bu durumda 36 ay sigorta bedelini devlet işveren yerine ödüyor. Zaten öğrendik ki, istihdam garantili kurslarla ilgi şikâyetler daha önce de olmuş. Maalesef önceden bir örgütlülüğümüz de olmadığı için son çabalarımız işe dönmemize yeterli olmadı. Bu Türkiye’de işçi sömürüsünün hangi boyutlara vardığını açıkça gösteriyor.