
Suların durulmadığı Mersin Limanında bu kez bayrağı UĞUR-SAN işçileri ellerine aldılar. Patronların sınır tanımadığı taşeron uygulamasının son mağduru olan işçi arkadaşların gece gündüz nöbet tuttukları direniş çadırı bir bir ziyaretçilerini en candan duygularla ağırlamaya başladı bile. Direnişin 6. gününde direniş alanının süpürülüp temizlenmesi, çayların demlenmesi ve gece nöbetçilerinin yanına sabah nöbetçilerinin katılmasıyla direniş çadırı dolmaya başladı.
UİD-DER’li işçiler olarak bülten dağıtımına gittiğimizde limanda yeni bir direnişin başlaması konuşuluyordu tüm işçiler arasında. Pek çoğu seviniyordu bu mücadelenin başlangıcına, kimisi kızgın yaklaşıyordu. Geçtiğimiz dönemin direnişçilerinden bir işçi, “biz direnişteyken onlar bizim işimizi yapıp bize destek olmamışlardı, illâ da işten mi atılmak gerekiyor” diye çıkışırken, yeni direnişçi bir işçi ise bu sözlerden habersiz, “biz geçtiğimiz seneki direnişi örnek alıyoruz. Çünkü her yönüyle örnek bir mücadele gösterdiler, hâlâ da gösteriyorlar. Bizim pek çok arkadaşımızı ikna etmek zorken bu adamlar sabah erkenden ya da gece işten çıkıp çadırımızı ziyaret ediyorlar. Bizim işimizin içeride yapılmasına hiç ortak olmuyorlar. Hâlbuki biz onlar direnişteyken bu ayıbı yapmıştık” dedi. İşçilerin sınıf dayanışmasının adımlarını attığı bu ilk günlerde geçmişteki hataların hatırlanıp ders çıkarılması çok önemli.
Sabah, gece vardiyasından çıkan işçiler çadıra kahvaltılıklarını bırakmışlardı. Direnişçi arkadaşlar gönüllerinin bolluğuyla ikram ettiler bize kahvaltılıklarını. Bültenimizi direnişçi işçilere verip derneğimizi anlatmakla başladık sohbete, bir de dinledik heyecan dolu yürekleriyle anlattıklarını. Akşam Liman-İş sendikasının mali sekreterinin geleceğini söylediler. Biz de akşam tekrar gittik.
Direnişçi birkaç işçi mücadelelerini bir radyo programına anlatmaya gitmişti. Daha sonra da mali sekreter ile toplantıya katılmışlar. Sonra hep birlikte çadıra geldiler. Herkesin eteğindeki taşları döktüğü uzunca bir tartışma gerçekleştirildi. Tüm meşru eylemlilikler sonuçlarıyla tartışıldı. Ve rayların oturtulması gereken günlerde bizlere de çok ihtiyaçlarının olduğunu söylediler. Biz de son yıllarda olumlu olumsuz tüm yönleriyle gerçekleşen direnişleri konuştuk onlarla. Daha önce gerçekleştirdiğimiz “Grev ve Direniş Deneyimlerinden Süzülenler” etkinliğimizi anlattık. Hevesle dinleyen gözlerden birçoğu ihtiyaçlarının tam da böyle doğru adımların tartışılması, önlerine konulması ve pratikte destek olunması olduğunu söyledi. Biz de yeni başlayan bu mücadelede UİD-DER olarak elimizden geleni hep birlikte yapacağımızı, bu zorlu yolun virajlarına karşı almaları gereken önlemleri ve ilk elden bir komite oluşturarak, direnişin aile dayanışması, maddi dayanışma ve diğer pek çok faktörüne kadar iyi örülmesi gerektiğini anlattık. Saat gecenin 11’ine gelmişti. Bu canlı sohbetlerle yüreği kabaran işçi arkadaşların bir bölümünü evine uğurlarken, gece nöbetçilerinin ellerini sıkarak ayrıldık limandan.
Atılan İşçiler Geri Alınsın!
Taşeronlaştırmaya Karşı Örgütlü Mücadeleyi Yükseltelim!